İtalyancam üzerinde çalışıyorum, genellikle de bir kafede. | Open Subtitles | أتدرّب عادةً على لغتي الإيطاليّة في المقهى. |
Etienne bizim oralarda bir kafede çalışıyor ama ayrıca o bir aktör. | Open Subtitles | إيتيني يعمل في المقهى الموجود في منطقتي, ولكنه ايضاً ممثل. |
Onunla bu akşam 8.30'da bir kafede buluşuyorum. | Open Subtitles | سوف أقابلها الليلة فى الثامنة و النصف فى مقهى |
Öğlen tatilimi sahildeki köşede, küçük bir kafede yalnız geçirdim. | Open Subtitles | قضيت وقت الغداء لوحدي في مقهى صغير في زاوية المعرض |
Sabahları üç saat bir kafede oturduğunu söylediklerinde onlara inanmadım. | Open Subtitles | عندما أخبروني أنك كنت تجلس في القهوة لثلاثة أيام لم أصدقهم |
Deneyimleri hakkında bir makale yazacaktı ve koşarak bir kafede bitirdi. | Open Subtitles | كان سيكتب يومياتة حول هذة التجربة وأنتهي بة الآمر مديرا لمقهي |
En son burada bir kafede buldum kendimi. | Open Subtitles | حتى انتهى بي المطاف في مقهى في هذه المدينة |
Tüm bildiğimiz,Marks Spencer'da bir kafede olduğu bir dolu hırka ile çay içtiği. | Open Subtitles | بالضبط , نحن نعلم . انها تكون في المقهى و معها , كاس شاي و كيس مليء بالسترات الصوفية |
Bu adamın sizinle bir kafede buluştuğunu söyleyen bir görgü tanığı var. | Open Subtitles | لديّ إثنان من الشهود يقولون بأنّه تلاقى معك في المقهى |
- Ben bilmiyordum, ta ki geçen hafta evimin dışındaki bir kafede yanıma gelene kadar. | Open Subtitles | .حسناً ، أنا لم اعرف ذلك إلا الأسبوع الماضي .عندما اقترب مني في المقهى خارج شقتي |
Portland'da bir kafede sütlü kahvemi içerken karşımdaki ekranda sonraki otobüsün üç dakika içinde trenin de 16 dakika içinde geleceği bilgisi geçti. | TED | كنت أحتسي القهوة في بورتلاند ونصف الكوب مليئ وفجأة بدأ المجلس المصغر في المقهى بعرض معلومة بأن الحافلة القادمة ستصل خلال 3 دقائق والقطار سيصل في غضون 16 دقيقة |
O gece Havana'daki bir kafede turistler parti veriyorlardı. | Open Subtitles | بعد ظهر ذلك اليوم كان هناك فريقا من السياح " " جاءوا من هافانا و كانوا في المقهى |
Buraya yakın bir kafede çalışıyor. Benimle buluşmaya gelecek. | Open Subtitles | إنها تعمل فى مقهى بالقرب من هنا إنها آتيه لكى تقابلنى |
Öyle de diyebilirsin. Eskiden bir kafede çalışırdı. | Open Subtitles | حسنا, نوعا ما لقد اعتادت ان تعمل فى مقهى فى المدينة |
Hayır, hayır sadece sizi bir kafede elinizde Tolstoy romanıyla görmeyi beklemiyordum. | Open Subtitles | لا ، إننى فقط لم أتوقع أن أقابلك فى مقهى مع " تولستوى " هذا كل شئ إنها مفاجأة إننى لم أعرف أنك تهتمين بالأدب الرفيع |
Arkadaşınızla bir kafede oturduğunuzu, havadan sudan konuştuğunuzu düşünün. | TED | فكّر في الجلوس مع صديقك في مقهى وقيامك بمجرد محادثة خفيفة. |
Fakat bunu bir kafede, sokakta düşünmeden söylemekle adınızı yazıp altına imza atarak bir cezayı onamak arasında fark vardır. | Open Subtitles | ولكن هناك أختلاف بين قول ذلك في مقهى أو شارع بدون تفكير وتوقيع الحكم بيديك وأسمك الثلاثي |
bir kafede güpegündüz üç kişiyi öldürüp toz olmuş. - Hakkında fazla bilgimiz yok. | Open Subtitles | اطلق علي ثلاثة اشخاص حتي الموت في القهوة في ضوء النهار |
Deneyimleri hakkında bir makale yazacaktı ve koşarak bir kafede bitirdi. | Open Subtitles | كان سيكتب يومياتة حول هذة التجربة وأنتهي بة الآمر مديرا لمقهي |
Ve Roma'daki bir kafede karşılaştık. | Open Subtitles | وبعدها التقينا ببعضنا صدفة في مقهى في روما. |
Kredi kartı kayıtlarına göre geçen hafta merkezdeki bir kafede 5-6 kez bulunmuşlar. | Open Subtitles | أجل, إنَّ سجلاتَ البطاقة الإئتمانيّة تربطهما في مقهىً وسط المدينةِ كثيراً |
"bir kafede yalnız başıma oturuyordum ki, garson bir şişe Pinot Noir getirip bardaki yakışıklı adamdan olduğunu söyledi", dedi gelin, gözleri parlayarak. | Open Subtitles | ." من رجل وسيم في شريط " أنا وحدي في مقهى عندما النادل جلبت على زجاجة من بينوت نوير" عندما كنا وأبوس]؛ أنهى د النبيذ، كنت أعرف كنت أرغب في الزواج منه. . " |