Joca ile zenci ve çingenelerle dolu bir kafeste yaşayacağız. | Open Subtitles | أنا و هو سنسكن في قفص مليء بالزنوج و الغجر |
Geri kalan ömrünü bir kafeste geçirmekten kurtarmaya çalışıyorum seni. | Open Subtitles | أحاول أن أمنعك من تمضية بقية حياتك مسجوناً في قفص |
Adam altı yıldır seni kendi bokunun içinde bir kafeste yaşatıyordu. | Open Subtitles | لقد جعلك تعيشين في قفص مليء بالبول والغائط لست سنوات كاملة |
Bir havuz dolusu köpek balığı gibi olacaklar ve çelik bir kafeste olmadığım takdirde o havuza atlamam mümkün değil. | Open Subtitles | سيكونون مثل أسماك القرش في مسبح مليء بالأسماك ولن يكون لديّ مفر من القفز ما لم أكن داخل قفص فولاذيّ |
Paslı bir kafeste sıkışıp onun gibi bir adam için çalışarak harcanamayacak kadar güzel | Open Subtitles | جميلة جداً في أن تضيعيها حبيسة في قفصٍ روسي للعمل لدى رجل مثل هذا |
Evet. Ben ve kurt adam, bir kafeste 3 dakika. Tek istediğim bu. | Open Subtitles | أجل , أنا و المستذئب وحيدون في القفص لمدة ثلاث دقائق , هذا كل ما أطلبه |
Eğer hüküm giyersen, ki büyük ihtimalle giyeceksin, hayatının geri kalanı bir kafeste geçecek, her sabah ölmüş olmayı dileyerek uyanacaksın, tabi eğer... | Open Subtitles | من المرجح انك سوف تقضى بقية حياتك بقفص تستيقظ كل صباح تتمنى لو كنت ميتاً إلا إذا |
Anıların yok olmadı. Sadece bir kafeste, kilit altına alındı. | Open Subtitles | لم يتم تدمير تلك الذكريات ولكن تم وضعها في قفص. |
Bak, şu an bir kafeste olmamanın tek nedeni benim. | Open Subtitles | انظري، السبب الوحيد لانك لست عالقة في قفص الآن انا. |
Hedef kokuyu, birden fazla deliği olan bir kafeste tespit etmeyi öğrenir. | TED | ليتعلم كيفية العثور على رائحة الهدف في قفص مع عدة ثقوب، وتصل إلى 10 الثقوب. |
Ama zekiyse bir kafeste tutulmaktan hoşlanmayacaktır. | Open Subtitles | ولكن إن كان ذكيا,ربما لن يكون ممتنا أن يتم حبسه في قفص |
Bir yerlerde, bir kafeste ruj sürülmüş olarak yatmasına dayanamam. | Open Subtitles | لم أستطع إحتمال إن كان في قفص في مكانٍ ما يضع أحمر الشفاه |
Bu yüzden mi, tahta bir kafeste oturuyoruz şu anda? | Open Subtitles | ألهذا السبب نحن جالستان في قفص خشبي الآن ؟ |
Görünüşe göre internette kendini kesip su altına etrafı köpekbalıklarıyla çevrili bir kafeste inip sikişen iki sörfçünün belgeselini aratmış. | Open Subtitles | يبدو أنه بحث عن سلسلة وثائقية عن راكبا أمواج جرحا نفسيهما ثم تضاجعا تحت الماء في قفص محاطين بالقروش |
Bodrumdaki bir kafeste yaşlanacaksın, biliyorum. | Open Subtitles | سينتهي بك المطاف تعيش في قفص في القبو، اشعر بذلك. |
- O halde bir kafeste olmalıydık. | Open Subtitles | أولا و قبل كل شئ يجب أن تكونى داخل قفص كلا.. |
Hayatımızın geri kalanını laboratuvar ışıkları altında kıçı açık hastane kıyafetleri ile bir kafeste geçiririz. | Open Subtitles | سيكون داخل قفص تحت تسليط الضوء نرتدي على مؤخرتنا فساتين في المستشفى كالحمير لبقية حياتنا |
Bakalım, hayatının sonuna kadar bir kafeste kalmak hoşuna gidecek mi. | Open Subtitles | وارى كيفَ سيحب ان يبقى في قفصٍ لبقيةِ حياتهِ |
Phoenix'e hiç gittin Orada bir kafeste savaştım. | Open Subtitles | هل ذهبتِ سابقاً إلى "فونيكس"؟ حاربتُ في قفصٍ هناك. |
Kurbanlar, şüphelilerin bir kafeste tutup, onları kışkırtması ve internete koyması için toplara sattıkları 14 yaşında okullu kızlardı. | Open Subtitles | الضحايا هم فتاتي المدرسة ذوات الـ 14ربيعا الذين حُبسوا في القفص وبيعوا لبعض المغتصبين , لضربهم وبيعهم على شبكة الانترنت |
bir kafeste yaşamam seni ne kadar mutlu eder? | Open Subtitles | هل هذا ماتريدينه لي .. أن أعيش بقفص |
Kesin olarak cumartesi bayım. Derin bir teknesi olan güzel bir kafeste iki kanarya. | Open Subtitles | يوم السبت بلا إخفاق يا سيدى طائران كنارى فى قفص على صينية |