"bir kanıtı" - Traduction Turc en Arabe

    • دليل على
        
    • عندك الدليل
        
    • الأدلة الموجودة في تسلسل
        
    • إثبات على
        
    • شهادة
        
    • دليل آخر
        
    • دليل فى
        
    Her ne kadar düşüncelerin kütlesi olduğunun bir kanıtı olmasa da. Open Subtitles بالرغم من أنه لا يوجد دليل على أن الأفكار لها كُتلة.
    Bu kaset zamanı kısa süreli olarak geriye alıp almadığımın bir kanıtı olacak. Open Subtitles سيغلقون هذا المكان في صباح الإثنين هذا التسجيل سيكون ... مثابة دليل على
    Taş Devri kültürünün yapısı, iletişim kurabilme yetisinin bir kanıtı. Open Subtitles ثقافة العصر الحجري دليل على القدرة على الاتصال
    Ben seninle üç yıllık evli olsam... bunun canlı bir kanıtı olurdu. Open Subtitles اذا كنت متزوجا منك لثلاثة سنوات لكان عندك الدليل الحى
    Mümkün değil. En ufak bir kanıtı bile bizzat kendim götüreceğim. Open Subtitles مُحال، سأباشر بنفسي التحقيق حيال كل الأدلة الموجودة في تسلسل العهدة.
    Bana göre, başarı korkusu sadece korku dağarcığının artık dibini kazıdığımızın bir kanıtı. Open Subtitles في نظري، فكرة الخوف من النجاح بأكملها... هي إثبات على أننا نعطي... الخوف أكثر من حجمه
    Bu aile, özellikli çocuk bakım evlerinin yaratabileceği olumlu sonuçların bir kanıtı. TED إنهما بمثابة شهادة قوية لنتيجة ايجابيه يمكنُ إحداثها للرعاية الأطفال التلطيفية المتخصصة.
    İşte Afrikalıların kendilerini yönetemeyeceklerinin bir kanıtı daha. TED وهذا هو دليل آخر بأن الأفارقة ليسوا قادرين على حكم أنفسهم بنفسهم.
    Hayır. O, NCIS'in cinayet soruşturmasının bir kanıtı. Open Subtitles انها دليل فى تحقيق مقتل رجل تقوم به ncis
    Beni bir arabayla tekrar geri kazanacağını sanıyorsan işte bu söylediklerim beni hiç tanımadığının apaçık bir kanıtı... Open Subtitles أسوء السيئين ولو أعتقد أنك تستطيعين شرائي بسياره هذا دليل على أنك لاتعرفينني مطلقاً
    Zehirlendiğine dair gerçek bir kanıtı varsa neden bize gelip polise gitmedi? Open Subtitles انه يتم تسميممها, كان سيذهب للشرطة وليس لعندنا وان كان لدينا اي دليل على تسممها
    Başkanla yaşadıklarının bir kanıtı varsa bilmek zorundayım. Open Subtitles أحتاج أن أعرف إن كان لديكِ أية دليل على ما جرى بينكِ وبين الرئيس
    Yani söylediğin şey Dr. House'un tamamen ilgisiz görünmesi aslında yoğun ilgisinin bir kanıtı mı? Open Subtitles اذن شهادتك هي ان غياب الاهتمام من د.هاوس هو دليل على اهتمامه الشديد؟
    Hava durumu haritasında küçük bir değişiklik sesten hızlı rüzgarların yabancı gezegen üzerinde şiddetle estiğinin bir kanıtı. Open Subtitles تغييرٌ صغيرٌ في خريطة الطقس دليل على رياحٍ أسرع من الصوت تهبّ على كوكب فضائي
    Bu iddiların bir kanıtı yok henüz. Open Subtitles ليس هنالك حتى الآن دليل على هذه الإدعاءات.
    Ben seninle üç yıllık evli olsam... bunun canlı bir kanıtı olurdu. Open Subtitles اذا كنت متزوجا منك لثلاثة سنوات لكان عندك الدليل الحى
    En ufak bir kanıtı bile bizzat kendim götüreceğim. Open Subtitles مُحال، سأباشر بنفسي التحقيق حيال كل الأدلة الموجودة في تسلسل العهدة.
    Senin... yarattığın kesinlikle bunun bir kanıtı. Open Subtitles بالتأكيد إثبات على هذا
    Evrimin gücünün dikkat çekici, çarpıcı bir kanıtı. TED ومن الملاحظ ، شهادة رائعة لتطور النشوء.
    Affedersin... kadınlar hakkında bir şey bilmediğimin yeni bir kanıtı. Open Subtitles دليل آخر فحسب عن قله خبرتي بالنساء
    - Bu suç soruşturmasının bir kanıtı. Open Subtitles هذا دليل فى تحقيق جنائى

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus