Bunun Carrie kolyesi olmadığını biliyorum, ama Carrie için bir kolye. | Open Subtitles | أعرف أن هذا ليس هو قلادة كاري، وإنما هو قلادة لكاري. |
Ben de anneme bir kolye yapacaktım ama maalesef kadının boynu yok. | Open Subtitles | كنت سأصنع قلادة لأمي , لكن لسوء الحظ , ليس لديها رقبة |
Eğer değerli bir kolye isteseydimi mağazaya gider ve bir tane satın alırdım | Open Subtitles | لو كنت أريد قلادة فبإمكاني الذهاب للمحل وشراء واحدة |
Mor bir kolye. | Open Subtitles | إنه عقد لونه أرجوانى |
İnci bir kolye maymun için ne kadar değerliyse bu tablolar da senin için o kadar değerli. | Open Subtitles | اللوحات تعنيك بقدر ما يعنيه عقد من اللؤلؤ لقرد |
Bunu babası ona vermişti çünkü benimki gibi bir kolye istiyordu. | Open Subtitles | أعطاه والدها لها لأنها أرادت عقداً كعقدي |
Seaboard Şehir Müzesinde sergilenen değerli yakut bir kolye. | Open Subtitles | والثمين روبي قلادة على سبيل الإعارة إلى المتحف الساحل سيتي. |
Fark etmeden duramadım, bu çok orijinal bir kolye. | Open Subtitles | لم أستطع إلا أن نلاحظ، ولكن هذا هو قلادة غير عادية. |
Hep benim içinde bir şeyler getirirdi. Süslü bir yüzük, güzel bir kolye. | Open Subtitles | كان لديه دائما شيء لأجلي, كذلك, خاتم جذاب , قلادة جميله |
Lütfen, pırlanta süslemeli altın bir kolye bakmıştım. | Open Subtitles | نعم ، من فضلك. كنت أفكر في قلادة من الذهب مطرز بالماس |
Bazıları haritadaki bir bölge için. Bazıları bir kolye için ölür. | Open Subtitles | بعضهم يموت لأجل خريطة، بعضهم يموت لأجل قلادة. |
Bu, oldukça sıra dışı bir kolye ve köprücük kemiğinizi iyice ortaya çıkartmış. | Open Subtitles | هـذه قلادة إستثنائيـة إنّها تبرز عظم ترقوتك بشكل جيـّد |
Aile bölüşülecek mirasla ilgili bir liste hazırlamış ve kayıp bir kolye var. | Open Subtitles | العائلة بدأت إحصاء الممتلكات لتقرير طريقة توزيعها, واتضح أن هناك قلادة مفقودة. |
Bu bir kolye. - Alice seçti. - Teşekkür ederim. | Open Subtitles | "إنه عقد إختارته "أليس |
Çok güzel bir kolye. | Open Subtitles | إنه عقد جميل |
Evet. Açıkçası bir tanesi Bayan Henderson'ın kehribar bir kolye aldığını söyledi | Open Subtitles | نعم, قال أحدهم أن الآنسة "هندرسون" اشترت عقد من الكهرمان |
Ayrıca sahte kartlarla satın alınan elmas bir kolye takıyor. | Open Subtitles | بالإضافه إلى أنها كانت تلبس عقداً ماسياً إشترته بإحدى البطاقات المزيفه |
Kralın kraliçe için yaptırdığı bir kolye. | Open Subtitles | وقلادة قدمها الملكة إلى الملكة |
Öldüğünde elinde genç bir kadının fotoğrafı olan bir kolye vardı. | Open Subtitles | كان يمسك بقلادة عندما مات تحمل صورة لامرأة شابة |
Kızı rahat bırak. Ne kadar hoş bir kolye. Ailen zengin mi? | Open Subtitles | دعيها وشأنها ، هذا عقد جميل ، أوالداكِ غنيان؟ |
Annesinin elini sıkıca tutan bir çocuk ve annesinin boynunda da bir kolye var. | Open Subtitles | الطفل يمسك بيد امه باحكام امه لديها حتى قلاده على عنقها |
Ortada sadece bir kolye mi yoksa seks ve kolye mi ya da daha kötüsü kolye ve aşk mı olduğunu öğrenmek için bekler miydin? | Open Subtitles | عيد ميلاد سعيد هل ستنتظر لتعرف انه الموضوع حول العقد فقط او العقد والجنس معها |