Ve gece eve gittiklerinde, elektriği olmayan bir kulübede geniş bant bağlantıları var. | TED | ويذهبون إلى بيوتهم في الليل. لديهم اتصال واسع النطاق في كوخ ليس فيه كهرباء. |
Herhâlde bu malikanelerin ortasında bir kulübede yaşıyorlardır. | Open Subtitles | من المحتمل بأنهم يقطنون في كوخ بين كل هذه القصور |
Ve sanırım Burma'da* telefonların olmadığı bir kulübede yaşamıyor? | Open Subtitles | و أعتقد أنه لا يعيش في كوخ في بورما حيث لا يوجد هواتف هناك |
bir kulübede yaşadı hatta adaklar adadı, öyle bir ülkede kadınlar ne yaparsa yaptı. | Open Subtitles | عاشت فى كوخ ،بل و أخذت الوعود أو أى شئ يمكن لإمرأة أن تفعله |
Muhtemelen 4 insanın küçük bir kulübede ne yaptığını merak ediyordur. | Open Subtitles | أغلب الظن أنها تتساءل عن سبب وجود . أربعة أشخاصٍ بداخل كابينةٍ خشبيةٍ صغيرة |
Ve herşey Tahiti'de üç odalı bir kulübede son bulacak, değil mi? | Open Subtitles | وينتهي كلّ هذا بكوخ من ثلاثة طوابق في (تاهيتي)، صحيح؟ |
bir kulübede yaşayıp, çıplak kadın resimleri yapmak için Tahiti'ye gitmiştir. | Open Subtitles | انه على الارجح في منتصف الطريق إلى تاهيتي , حيث يعيش في كوخ و يرسم العراة. |
Önümüzdeki iki hafta boyunca ormandaki bir kulübede kaybolacağım. | Open Subtitles | سأضيع في كوخ في الغابة . للأسبوعين القادمين |
Küçük bir kulübede yaşamış ve 17 yaşına kadar adet görmemiş. | Open Subtitles | لقد عاشو في كوخ ولم تأتيها دورتها الشهريه الا في سن السابعه عشر |
Bu bölgede küçük bir kulübede olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نعتقد أنّها في كوخ صغير في هذه المنطقة هنا. |
Onu bir kulübede saklayalım ve gizlice büyütelim. | Open Subtitles | سنقوم بإخفائه في كوخ ، و أنه سوف يكون السر الخاص بنا. |
küçük bir kulübede yaşayıp küçük tatlı çocuklarla ilgilenecektim, | Open Subtitles | ونعيش في كوخ صغير ونرعى بأطفال صغار جذابين |
Ama böyle bir kulübede yaşadığın için pek dışarı çıkma şansın olmuyordur. | Open Subtitles | و لكن أعتقد حين تعيشين في كوخ لا تخرجين كثيراً |
Kalan günlerimi sahilde bir kulübede yaşayarak bira ve tekila içerek ve fahişelere oral seks yaptırarak geçirecektim. | Open Subtitles | لعيش أيامي في كوخ شاطئ أحتسي البيرة أتناول الصبار أحصل على جنس الشفاه من العاهرات |
Şu an olduğun yere nasıl geldin ben bir kulübede bir keşiş gibi yaşarken... hayatımı yeniden toparlamaya çalışırken... | Open Subtitles | كيف أصبحت على ما أنت عليه وأنا انتهيت أعيش في كوخ كالناسك محاولا ترميم حياتي |
Her Rus genç kıza öğretildiği gibi kendisi ormanın derinliklerinde, kemiklerden yapılan bir kulübede yaşayan bir cadıdır. | Open Subtitles | كل فتاة روسية شابة تعلم عن الساحرة العجوز التي تعيش في اعماق الغابة في كوخ مصنوع من العظام |
Bu yüzden geçen mayıstan beri Portland'daki bir kulübede buna değdiğini gösterecek bir ciltle çıkmasını umarak son 12 yılımı kâğıda dökmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | لذا فى اواخر شهر مايو كنت جالسا في كوخ في بورتلاند احاول تسجيل ماحدث فى 12 عاما المنصرمة على الورق |
Eskiden annem, babam ve kız kardeşimle bu yakınlardaki bir kulübede otururduk. | Open Subtitles | عشنا أنا وأختى ووالدى ووالدتى فى كوخ قريب من هنا |
Muhtemelen 4 insanın küçük bir kulübede ne yaptığını merak ediyordur. | Open Subtitles | أغلب الظن أنها تتساءل عن سبب وجود . أربعة أشخاصٍ بداخل كابينةٍ خشبيةٍ صغيرة |
Ve herşey Tahiti'de üç odalı bir kulübede son bulacak, değil mi? | Open Subtitles | وينتهي كلّ هذا بكوخ من ثلاثة طوابق في (تاهيتي)، صحيح؟ |
Kadının survivalist olması, bir kulübede yaşıdığını açıklıyor. | Open Subtitles | حسنا , كونه " مكافح " هذا يشرح لماذا هي كانت تعيش في سقيفه |