Eğer bir mutfak masamız olsaydı, o da diğer bir ev arkadaşına kiralanmış olurdu. | Open Subtitles | لو كانت هناك طاولة للمطبخ لكان بإمكاننا جلب مستأجر آخر |
bir mutfak saati ve vantilatör. | Open Subtitles | ساعة حائط للمطبخ ومروحة تهوية. |
Çok kullanışlı bir mutfak gereci. | Open Subtitles | جهاز مفيد للمطبخ |
Tamam, bu küçük bir mutfak, yaklaşık 5 metrekare. | TED | حسناً، أنه مطبخ صغير. حوالي خمسة أمتار مربعة. |
Daha şimdi inşa ettiğin kavisli yapının hakkını vererek, dayanıklı bir mutfak tezgahını nasıl tasarlarsın? | TED | كيف يمكن أن تصمم أسطح مطبخ متينة، والتي تكون عادلة للبناء المقوس الذي انتهيت منه توا؟ |
Bazıları Annapurna'nın ilk defa kutsal şehir Kashi'de veya insanların daha çok yiyemeyecek kadar karınlarının doyduğu bir mutfak açtığı Ganj'ın kıyısındaki Özgürlük Mekanında göründüğüne inanıyor. | TED | يظن البعض أن أنابورنا ظهرت أولا في المدينة المقدسة كاشي، أو في مكان الحرية، على ضفاف الغانج ــــ حيث افتتحت مطبخ لإطعام أفواه الجياع حتى الشبع. |
Gerçekte bir mutfak sandalyesinde oturuyor. | Open Subtitles | فالحقيقة أنه يجلس على كرسي مطبخ بملابس رثّة كثيفة على جسمه |
Gina'yı harika okullara göndereceğim ve sana yepyeni kap kacakları, parlak elektrik düğmeleri olan bir mutfak alacağım. | Open Subtitles | سأرسل جينا لمدرسة جديدة رائعة وسأشتري لك مطبخ جديد جميل به أواني لامعة وكله بالأزرار |
Kirli bir mutfak, çok eski bir tava ve bir kaç şey daha vardı. | Open Subtitles | كان هناك مطبخ متسخ ومقلاة قديمة جداً وبعض الأشياء الأخرى |
Sanırım cinayet aletini bulduk. bir mutfak bıçağı. | Open Subtitles | أعتقد أننا وجدنا سلاح القاتل، إنها سكينة مطبخ |