Büyük bir olay değil. Büyük bir olay gibi. | Open Subtitles | هى ليست قضية كبرى . هذا نوع من القضايا الكبرى |
Bu büyük bir olay değil arkadaşlar. Tamam, benim standartlarım var. | Open Subtitles | إنها ليست قضية كبيرة , أنا بالتأكيد لدي معايير |
Bu gerçekten büyük bir olay değil ve ben kesinlikle büyümesini istemiyorum. | Open Subtitles | , انه ليس أمراً هاماً و لا أريد ان أجعله أمراً هاماً |
Aşağıda her ne varsa, doğal bir olay değil. | Open Subtitles | اياً يكن الموجود بالأسفل، فهو ليس بظاهرة طبيعية |
Hayır, ben buna alışığım, yani benim için büyük bir olay değil. | Open Subtitles | لا , أنا أفعل هذا غالباً أيضا , وأنت تفعل هذا أيضا , هذا ليس بالأمر الجلل |
Hapishanede bile, birini kilit altında tutmak küçük bir olay değil. | TED | حتى في السجن، هذا ليس شيئًا صغيرًا أن تحتجز شخصاَ ما. |
O kadar da büyük bir olay değil. Etrafıma bakıyorum ve gördüklerim hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | إنّها ليست قضية كبيرة، أنا أناظر بالجوار ، وأحب ما أشاهدة. |
Okulda bir kaç ders kaçırdım. Çok büyük bir olay değil, değil mi? | Open Subtitles | تغيبت عن الكلية بضعة أيام تلك ليست قضية كبرى, أليس كذلك؟ |
Biraz terli gözüküyorsun da. Çok büyük bir olay değil ama. | Open Subtitles | انت فقط متعرق قليل ولكن ليست قضية كبيرة |
- Tamam, Üzgünüm. Çok büyük bir olay değil. - Gayet büyük bir olay. | Open Subtitles | حسناً ، ليست قضية هامة - انها قضية هامة - |
Bakın, büyük bir olay değil. Sorun omaz. | Open Subtitles | . أنظروا , هذه ليست قضية كبرى . |
Bu federal bir olay değil. | Open Subtitles | هذه ليست قضية فيدرالية. |
Bu büyük bir olay değil. Onu havaya uçurdu , o gitti. | Open Subtitles | إنه ليس أمراً كبيراً لقد فجّرته ، و ذهب هو |
Büyük bir olay değil. | Open Subtitles | ليس أمراً مهماً. |
Çünkü bu ani bir olay değil. | Open Subtitles | لأنه ليس أمراً مفاجئاً |
Aşağıda her ne varsa, doğal bir olay değil. | Open Subtitles | اياً يكن الموجود بالأسفل فهو ليس بظاهرة طبيعية |
Peki, bence çok büyük bir olay değil ama... bence doğuya doğru gideceksek Jackson daha uzakta kalıyor. | Open Subtitles | حسناً، أعني، هذا ليس بالأمر الكبير، ولكن بما أننا مُتوجهين نحو الشرق, أعتقد أن "جاكسون" أبعد قليلاً. |
Sadece... Büyük bir olay değil, tamam mı? | Open Subtitles | هذا ليس بالأمر الهام، حسناً؟ |
Önemli bir olay değil. Nasılsa ikimiz de daha önce Buy More'da çalıştık. | Open Subtitles | (إيلي) هذا ليس بالأمر الهام فلقد عملت انا و(مورغان) هناك من قبل |
Bir insanı kilit altına almak küçük bir olay değil. | TED | عندما نحجز شخصًا ما، هذا ليس شيئًا صغيرًا. |