Sokaktaki insanlara kısa bir politik anket yapmak isteyip istemediklerini sorduk. | TED | وهكذا مشينا إلى الناس في الشوارع وسألناهم ما إذا أرادوا القيام باستبيان سياسي سريع. |
Bu ürünü kullanmadığınızı söylemek büyük bir politik veya sosyal duruş değildir. | TED | إنه ليس حدث سياسي أو إجتماعي ضخم أن تقول لا لاستخدام ذلك المنتج. |
Ama Mars'a gitmek genel katılımlı bir politik kararı takip etmeli ve bu asla olmayacak. | TED | لكن الذهاب الى المريخ سيتبع قرار سياسي مع نداء شعبية، وهذا لن يحدث أبدا. |
Devasa bir politik etkileşimle, ...yeni bir milyarder iş adamları sınıfı oluştu. | Open Subtitles | خالقاً طبقة جديدة من رجال الأعمال المليارديرات ذات تأثير سياسى هائل أنه حكم الأقلية |
Belki bu bir politik kültür sorunudur, ve bizim bu politik kültürü nasıl değiştireceğimizi düşünmemiz gerekir. | TED | فهي مشكلة سياسية .. وعلينا ان نفكر .. بكيفية تغير تلك الثقافة السياسية |
2015'te Lan Diep, Vietnamlı bir politik sığınmacının en büyük oğlu, San Jose şehir meclisi seçimlerinde yarıştı. | TED | في 2015 لان ديب الابن الأكبر لمهاجر سياسي من فيتنام ترشح لمقعد في مجلس مدينة سان خوسيه. |
Bu liderlik, büyük bir travma sonrası ve karşılıklı mutabakata bağlı bir politik ortamda oluştu, ve şimdi bölünmüş bir siyasi ortamdayız. | TED | تلك القيادة جاءت بعد صدمة كبيرة حدثت في فضاء سياسي توافقي، ونحن الآن في فضاء سياسي منقسم. |
Bu Çin için çok ciddi bir politik mesele. | TED | إنه موضوع سياسي غاية في الحساسية في الصين ، سنقوم باضافتها |
Çok nazik bir şekilde konuştu ve bence her şeyin üstünde o bir politik liderdi ve büyük bir politik lider olacaktı. | Open Subtitles | 'واعتقد ، على أعلى كل شيء آخر انه زعيم سياسي 'وانه سيصبح قائدا سياسيا عظيما. ' |
Zafer için yoğun bir politik baskı vardı. | Open Subtitles | حيث كان هناك ضغط سياسي مكثف لتحقيق نصر ما |
Bunu takip eden günlerde İngiliz Hükümeti, resmi bir politik statü tanımaksızın mahkûmların tüm taleplerini kabul etti. | Open Subtitles | في الأيام و الشهور اللاحقة وافقت الحكومة البريطانية على جميع مطالب السجناء لكن من دون تشريع رسمي بوجود وضع سياسي |
Baskı olmayan bir politik mevki gösterebilir misiniz, detektif? | Open Subtitles | اريني مكتب سياسي الذي لا يأتي بجهد حضرة المحقق. |
İşgal sonrası dünya için bir politik düzene ihtiyacımız olacak, Tom. | Open Subtitles | سنحتاج الى نظام سياسي مصمم لعالم مابعد الاحتلال |
Suikast girişiminden sonra baya bir politik sermaye elde etti. | Open Subtitles | لديه رصيد سياسي كبير خارج من محاولة الاغتيال |
Tarihte ilk defa özgürlük ve eşitlik bir politik sistemin temeli olarak ileri sürülmüştür. | Open Subtitles | .. ولأول مرة بالتاريخ اعتُبرت الحرية والمساواة كأساس لنظام سياسي |
Paravan şirket üzerinden yasal bir şekilde aklanarak... - ...ikinci bir politik sponsora gidiyormuş. | Open Subtitles | ثمّ تمّ غسلها قانونيّاً عبر شركات قابضة مجهولة، ولجنة عمل سياسي عظيمة أخرى. |
Çok büyük bir politik geleceği olan birini bağladığını söylemişti. | Open Subtitles | لقد قالت أنها على علاقة برجل ما والذي له مستقبل سياسي كبير |
Ama kabul et, gerçek bir politik anlam taşımayacak. | Open Subtitles | لكن لنواجه الأمر لن يكون لهذا أى معنى سياسى |
Şu anda o muhalif politika ki bu kendi başına bir politik duruştur, değil mi? | Open Subtitles | حتى اللحظة هو ضد السياسة الذى هو بالأساس دور سياسى صحيح؟ |
Ama sonra onlara 2001, 2002'de verilenden daha farklı bir politik sürece ihtiyaçları var. | TED | لكنهم حينها يحتاجون عملية سياسية مختلفة عما تم تقديمه في 2001 ,2002. |
Diyalogtan ibaret bir politik süreç devreye soktu, zayıfın bir stratejisi olarak değil, ama güçlünün bir stratejisi olarak. | TED | لذلك هو انخرط في عملية سياسية من الحوار ليس باستراتيجية الضعف ولكن باستراتيجية القوة |