"bir randevuya" - Traduction Turc en Arabe

    • في موعد
        
    • لموعد
        
    • على موعد
        
    • في مواعدة
        
    • موعد واحد
        
    • بموعد حقيقي
        
    Son zamanlarda düşünüyordum ve artık seni gerçek bir randevuya çıkarmamın vakti geldi. Open Subtitles لقد كنتُ أفكر ملياً ، وأعتقد أنه حان الوقت لأخذك في موعد حقيقي
    bir randevuya falan gittiğimde sana ne yapman gerektiğini söylerim. Open Subtitles سأخبرك بالطريقة لتتمكني من إعدادها لنفسك في حال إذا ما كنتُ بالخارج في موعد أو ما شابه
    Ve bir şeyler inşa eden kişi olmayacağımı düşününce belki de biz... gerçek bir randevuya çıkabiliriz. Open Subtitles , حتى لا تكون صفتي هي مجرد المتعهد . . ربما يمكننا أن نخرج معاً في موعد غرامي
    Pekala, Cindy başka bir randevuya hazır. Open Subtitles لا باس سيندي , هل انتي مستعدة لموعد آخر؟
    Eğer Trudy insanlarla, bitkilerle geçirdiği zaman kadar zaman geçirse, belki de gerçek bir insanlar bir randevuya çıkabilir. Open Subtitles إذا قضت ترودي مع الناس نفس الوقت الذي تقضيه مع نباتاتها ربما ستحصل على موعد مع رجل حقيقي بين الحين والآخر
    Eğer, ne bileyim, gerçek bir randevuya çıkmak istersen? Open Subtitles إذا رغبتَ، لا أدري، الخروج في مواعدة حقيقية.
    Ciddi bir ilişki şöyle dursun, bir randevuya çıkmayı bile hayal edemez oldum. Open Subtitles انني لا استطيع حتى تخيل نفسي في موعد ناهيك عن علاقه حقيقيه
    Şu esrarın etkisi geçince gerçek seni arayıp, doğru düzgün bir randevuya çıkarmama ve benim için her daim ne kadar önemli olduğunu söylememe ne dersin? Open Subtitles بعد أن أنتهي من حالة التحشيش الغبية هذه ما رأيك بأن أتصل بشخصيتكِ الحقيقية وأخرج معكِ في موعد مناسب
    - Seninle bir randevuya çıkmak istiyor. - Hiç kimseyi görmek istemiyorum. Open Subtitles هي تريد ان تخرج في موعد معك انا لاريد ان اقابل اي احد
    Eğer bir randevuya çıkarsam sonra, muhtemelen bir diğerine ve daha da sonra bir diğerine gitmeyi isterim. Open Subtitles أعلم أنني إن وافقتُ على الخروج في موعد واحد فمن الأرجح أنني سأوافق على الخروج في موعد آخر وبعدها آخر
    Onu gerçek bir randevuya çıkarmak istiyorum, ama yalnız kalacağımızı düşününce geriliyorum. Open Subtitles أريد أن أسألها للخروج في موعد حقيقي أنا قلق جداً لأكون بـ مفردي معها
    Biliyorum, ama gerçek bir randevuya çıkmak işleri değiştirecek. Open Subtitles اعلم ، لكن هناك شئ ، عندم أكون في موعد حقيقي و هذا يغير كل شئ
    Başka bir randevuya gittim. Kendi istediğimi yaptım. Open Subtitles انا ذهبت في موعد غرامي اخر انا افعل ما اريد ان افعل
    Hayır, istediğim şey... İstediğim şey seni gerçek bir randevuya çıkarmak. Open Subtitles ما أريده حقاً هو الخروج معك في موعد لائق
    Cidden, annemin ayarladığı bir randevuya gitmek gibi bir niyetim yoktu. Open Subtitles حقا، لم أنوي الخروج في موعد قد حضّـرته أمي لـي
    Siz gelmeden başladığım için üzgünüm. Biraz gerildim de. Uzun zamandır bir randevuya gelmemiştim. Open Subtitles آسف أني بدئت بدونكم أنا متوتر قليلاً لقد مرت فترة منذ أن كنت في موعد
    - Mesele şu ki, benimle bir randevuya gelmek istersen sadece... yarınki müzayedede benim sepetime teklif ver. Open Subtitles النقطة هي اذا اردت الخروج معي في موعد ,فقط000 زايدي علي سلتي في المزاد غدا
    Eğer bu milyarder sana gerçekten değer veriyorsa niye öğretmenliği bırakıp da seni bir randevuya çıkarmıyor? Open Subtitles لذا ، إن كان هذا البليونير يهتم بأمرك فعلاً لماذا لا يستقيل من التدريس ، ويصطحبك لموعد ؟
    Kendimi kaybedip, bunun bir randevuya dönüşmesi olasılığına karşı hafif karanlık bir ışık, tamamdır. Open Subtitles أنا فاقدة لهدفى ويبدوا أن هذا تحضيراً لموعد
    Ancak seninle tekrar bir araya gelmek de isterim, hatta belki sonunda ağzı yüzü dağılmış kardeşimle ilgilenmemizi gerektirmeyecek bir randevuya çıkmak. Open Subtitles لكنني في الحقيقة اود ان نعود معا مرة اخرى ربما نحصل على .. موعد غرامي لا ينتهي بنا
    - Bu harika bir randevuya dönüşüyor. - Neredeyse unutuyordum. Open Subtitles لا نريد التحدث عن أمور شراكتنا في الشقة، نحن في مواعدة
    Çünkü gerçek bir randevuya çıkmamızın bize iyi geleceğini düşünüyorum. Open Subtitles لأني ظننت سيكون من اللطيف أن نحظي بموعد حقيقي تعرفين فوق الأرض

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus