Tabii ki hükûmetlerin, telefon konuşmaları ve mesajları ele geçirmesi bir sır değil. | TED | بالطبع, هذا ليس سر أن الحكومات قادرة على اعتراض المكالمات والرسائل النصية. |
Beyaz Saray'a girip çıkmak bir sır değil ama-- | Open Subtitles | أنه ليس سر الدخول والخروج من البيت الأبيض. |
Bu bir sır değil. Bunu nasılsa öğreneceksiniz. | Open Subtitles | حسناً ، إنه ليس بسر ستكتشف هذا على أية حال |
Gölün bu yakasında yaşayan herkes için, bu bir sır değil artık.. | Open Subtitles | والذي اصبح ليس بسر علي اي احد علي جانب البحير |
Batılı güçlerin ve medya kuruluşlarının bize karşı savaş açtıkları bir sır değil. | Open Subtitles | ليس سرا بأن القوى الغربية ووسائل الإعلام الخاصة بهم يشنون حملة صليبية ضدنا |
Büyük bir sır değil. Mavi İstiridye barında. | Open Subtitles | انه ليس سرا كبير في حانة المحارة الزرقاء |
Tamam, yani bu bir sır değil. Adamı sevmiyorum. | Open Subtitles | حسناً، اذا ذلك ليس سراً أنا لا أَحْبُّ الرجلَ |
Aynı zamanda, bu bir sır değil. | Open Subtitles | و بالإضافة هذا ليس سراً أعني أنني أعلم بشأنه |
Finn, yemekli tiyatroların yaşlı kadınlara hitap ettiği bir sır değil. | Open Subtitles | فين " هذا ليس سر العروض في المطاعم تقدم للسيدات الكبيرات |
Gerçekten bir sır değil. Sadece konuşma tarzım böyle. | Open Subtitles | إنه ليس سر حقاً إنه مجرد سلوك للحديث |
Sonuncu olduğumuz bir sır değil. | Open Subtitles | ، إنظروا إنة ليس سر أننا بالمركز الاخير |
Endişelenme, bu bir sır değil. | Open Subtitles | ولا تقلق، هذا ليس سر |
Kadınların güçlü erkeklerden hoşlandıkları bir sır değil ve lütfen üstüne alınma ama mezun olmadan önce birkaç haftadan... | Open Subtitles | أقصد، إنه ليس بسر أن المرأة تحب الرجل في مركز القوة، ولا تأخدي هذا سخصياً، لكن قبل أن أتخرج، أود أن أحصل |
Evimizi katı kurallarla yönettiğin bir sır değil baba. | Open Subtitles | إنه ليس بسر أنك حكمت المنزل بقبضة من حديد يا أبي |
Yani, bu bir sır değil. | Open Subtitles | اقصد انه ليس بسر |
Peki, aslında bir sır değil sırdan çok bir fantezi ama biraz utanç verici, bu yüzden... | Open Subtitles | حسنا انه ليس سرا بقدر ما تتصورين لكنه محرج قليلا لذلك.. |
Yasa dışı deneyler yürüttüğün barajın yakınlarında satın aldığın arazi de bir sır değil. | Open Subtitles | إنه ليس سرا أنك إشتريت أرضاً قرب السد حيث كنت تجري التجارب الغير شرعية؟ |
Arkadaşlarıyla çıkmayı severdi, bu bir sır değil. | Open Subtitles | هذا ليس سرا لقد كانت تحب الذهاب الى الخارج مع أصدقائها |
Aslında, ağabeyiyle aramızda... yıllara yayılan bir anlaşmazlık olduğu kimsenin bilmediği bir sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً أن أنا وشقيقه كنا دائماً على خلاف |
Rock yıldızlarının antika koleksiyonu yaptıkları bir sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً تلك الصخرةِ و تَجْمعُ نجومُ اللفّةِ التُحَفَ. |
Sanırım seni neden buraya getirdiğim bir sır değil. | Open Subtitles | أظن بأنّ الأمر ليس سراً سبب إحضاري لكِ إلى هنا |
- Elbette bu bir sır değil. | Open Subtitles | بالطبع ليس لغزاً! |
Moore yasalarına göre bilgisayarların gittikçe daha da hızlı çalışacak olması bir sır değil. | TED | حسنا ، لا يخفى على أحد أن الحواسيب، حسب قانون مور، هي الأسرع تطورا. |