Çok tutkulu ve saygılı bir ilişkiydi ama ben eski bir sakız gibi bunu çöpe attım. | Open Subtitles | لقد كانت علاقة قوية التى قذفتها كـ علكة قديمة |
Hayat bir sakız, sadece çiğne | Open Subtitles | الحياة عبارة عن علكة ، استمر فى المضغ فقط |
Bir parça kağıda yapışmış, çiğnenmiş bir sakız gibi | Open Subtitles | حشوة علكة ملتصقة متكورة في قطعة من النسيج |
Bugün suç mahallinde bir sakız parçası buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت قطعة من العلكة في مسرح الجريمة اليوم - |
- Ne çeşit bir sakız? - Big Red. | Open Subtitles | أي نوع من العلكة - الحمراء الكبيرة - |
- Demek istediğim, ben çiğneyip atacağın bir sakız değilim. | Open Subtitles | أعني لست علكاً ممضوغ ..تفتحه تمضغه ثم تلقه أرضاً |
Çiğnenmiş bir sakız gibi attılar bir kenara. | Open Subtitles | بصقوه كما لو كان علكاً مزايا ... |
Ancak çoğu zaman, bir sakız, bir çakı ve gülümsemeye ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | لكن فى أغلب الأحيان كل ما تحتاجه خله أسنان ومدية صغيرة وأبتسامة. |
Ancak çoğu zaman, bir sakız , bir çakı ve gülümsemeye ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | لكن فى أغلب الأحيان كل ما تحتاجه خله أسنان ومدية صغيرة وأبتسامة. |
Yemek çadırının arkasında bozuk bir sakız makinesi var. | Open Subtitles | هناك آلة كرات علكة معطلة وراء خيمة الطعام. |
Koltuğuma bir sakız yapıştırıldığını görmeye dayanamıyorum. | Open Subtitles | لا أطيق هذا عندما تكون هناك علكة ملتصقة بمقعدي |
Biz küçükken hani üzümlü bir sakız vardı ya? | Open Subtitles | علكة العنب التي يملكونها عِندما كُنا صغارًا؟ |
bir sakız parçası için bu havaalanını kapattırmayın bana. | Open Subtitles | لا تجعلوني اوقف هذا المطار بسبب قطعة علكة |
bir sakız makinesi gibi. | Open Subtitles | وبدأ بصرف الحبوب الطبية وكأنه ماكينة علكة |
O bir sakız yüzünden oldu. | Open Subtitles | هذا بسبب نوع من العلكة |
Ağzına bir sakız koyun. | Open Subtitles | ضعوا علكاً في فمه |