bir vakıf ya da şirket adına, alırlar, belki de. | Open Subtitles | فيقومون بالبيع عن طريق شركة أو مؤسسة او ما شابه |
Hepimiz bir vakıf ya da dernek kurmak kitap yazmak veya belgesel çekmek zorunda değiliz. | TED | ليس جميعنا مضطر لإنشاء مؤسسة أو منظمة أو تأليف كتاب أو صناعة فيلم وثائقي |
Bu nedenle, birebir modelle bir vakıf oluşturduk. | TED | لذلك علينا أن نبدأ مؤسسة ذات نموذج شخصي. |
Kanseri tedavi etmek için annesinin adına bir vakıf kurmuş gibi. | Open Subtitles | يبدو انه انشأ منظمة باسم والدته لعلاج السرطان |
Ve diyelim ki bu bir vakıf. Fonu onlar sağlayacak. | TED | ولنفترض أنها منظمة. سيقدمون الدعومات. |
Yirmi yıl önce yabani atları korumak için bir vakıf kurdum. | Open Subtitles | منذ 20 سنة أنشئت مؤسسة لحماية الخيول البرية |
Hisse senetlerini yasalca satan bir vakıf. | Open Subtitles | مؤسسة قام هو بتأسيسها باعت حصصاً بشكل قانوني |
Bu yüzden onun adına bir vakıf kurma fikrine vardık. | Open Subtitles | حتى وصلنا إلى هذه الفكرة إنشاء مؤسسة بإسمها |
bir vakıf kurmayı planlıyor. Ve büyücülükle ilgili bir okul. | Open Subtitles | إنها تخطط لفتح مؤسسة ومدرسة لتعليم السحر |
Ama şanslı günündesin çünkü kalıcı bir vakıf kurmak istiyorum ve müdürü sen olacaksın. | Open Subtitles | لكن اليوم هو يوم حظك لأنني أريد أن أؤسس مؤسسة دائمة تكون أنت منظمها |
bir vakıf açmasına yardım etmek için onunla görüşme hâlindeyim. | Open Subtitles | أريد أن أكون صادقة معك تحدثت معه بشأن مساعدته في تأسيس مؤسسة من نوع ما |
Yaklaşık on sene kadar önce, eşim ve ben, hayır işleri için bir vakıf kurduğumuz zamanlarda, Afganistan'daki yüzseksen fit uzunluğundaki muhteşem Bamiyan Buda Heykelleri Taliban tarafından tahrip edildi. | TED | منذ عشر سنوات تقريبا، أسست مع زوجتي مؤسسة للقيام بشيء جيد، ومحقّ لذلك الوقت، تمثالا بوذا باميان، في أفغانستان ذو الخمس والخمسين مترا طولا، تم تفجيرهما من قبل طالبان. |
Vefatından sonra, onun adına bir vakıf kurduk, tam da bunu yapmak üzere; gençler ve çocuklarla çalışmak, karakter ve kişisel liderlik inşa etmeye başlamak, maksat ve dürüstlük aşılamak için. | TED | ومنذ وفاتها، أنشأنا مؤسسة باسمها لفعل هذا تماماً لكن لكي نعمل مع الشباب والأطفال لنبدأ بناء شخصية وقيادة، لإلهام الغرض والنزاهة. |
Artı, sayısız yardımseverin karşılıksız senede 20 milyar dolar bağışladığı bir vakıf kurdu. | Open Subtitles | وأنشأ مؤسسة للتبرع تجني عشرونمليونفي السنة... لأسباب خيرية معدودة ... |
Kaçırılanlar için kurduğu "Fourth Kind Foundation" adında bir vakıf işletiyor. | Open Subtitles | يدير منظمة للمختطفين تدعى "مؤسسة النوع الرابع" |
İşte bu yüzden, iki yıl önce Cyborg Foundation'ı kurdum, bu, insanların birer yarı-makine olmalarına yardım eden ; insanları, teknolojiyi vücutlarının bir parçasıymış gibi kullanarak duyularını genişletmeye yüreklendiren bir vakıf. | TED | هذا هو السبب، في أنني أنشأتُ منظمة "سايبروغ" قبل عامين ، وهي منظمةٌ تحاول مساعدة الناس ليصبحوا "سايبروغ" ، تحاول أن تشجّع الناس لتوسيع حواسّهم باستخدام التقنية كجزءٍ من الجسم. |
------ Bunun için… Gua Afrika isimli bir vakıf kurdum. Çocukları okula yerleştiriyoruz. | TED | (تصفيق) لذا فمن أجل فعل ذلك، قمت بتأسيس منظمة خيرية تسمى قوا أفريقيا. حيث نأخذ الأطفال الى المدرسة. |
GW: bir vakıf, bir vakıf. Kar amacı gütmeyen. | TED | ج و: منظمة، منظمة. غير ربحيةٍ . |
Evet. Dünya çapında, doğayı koruyup, yaşatmayı görev edinmiş, 'Boz Halk' adında bir vakıf kurmuştuk. | Open Subtitles | نعم, منظمة "اصدقاء الدببة الرمادية " |