Ve esnekliği sayesinde herhangi bir yüzeye de koyabilirsiniz. | TED | لكن لأنه مرن، يمكنه أن يكون على أي سطح كيفما كان. |
Sadece az önce bahsettiğimiz karakteri aldık, kaygan bir yüzeye koyduk ve ortaya çıkan sonuç budur. | TED | علينا فقط أن نأخذ هذا الشخص الذي تحدثت عنه نضعه على سطح زلق ، وهذا هو ما تحصل عليه |
Ayrıca sert bir yüzeye üzerine ters çevrilmiş faturaların üzerindeki seri numaraları okuyabiliyordu. | TED | كما كانت قادرة على قراءة الأرقام التسلسلية الخاصة بالفواتير عند قلبها على وجها السفلي ووضعها على سطح صلب |
Sistem, ışınların herhangi bir yüzeye vurup geriye yansıması arasındaki geçen zamanı kaydederek ışınların uçuş süresini ölçmektedir. | TED | يقيس النظام زمن صعود الشعاع، مسجّلا الزمن الذي يستغرقه الضوء ليصطدم بسطح ويقوم بالرجوع. |
Ve yüzen cisimler siz tek renk parlak bir yüzeye baktığınızda daha belirgin olurlar. Örneğin boş bir bilgisayar ekranı, kar, ya da açık bir gökyzü gibi… Böyle yerlerde arkaplanın sürekliliği yüzen cisimleri ayırt etmemizi kolaylaştırır. | TED | وتظهر العوائم بوضوح عندما تحدق بسطح ساطع ذي لون واحد كشاشة كمبيوتر بيضاء أو الثلج أو السماء الصافية لأن توحيد لون الخلفية يجعل تمييزها سهلا |
İşte, hepsi bu sıvının içinde yüzüyorlar, onlara bakmak için yapışacakları bir yüzeye koymanız gerekir. | TED | وهم يسبحون هكذا في العينة .. ولكي ننظر إليهم علينا أن ننقلهم الى سطح يمنع حركتهم |
Yani onları bir yüzeye dökerseniz buraya yapışmaya başlarlar ve atom mikroskobu ile bunların resimlerini çekebilirsiniz. | TED | لذا قمت بسكبهم على سطح ومن ثم بدأوا بالالتصاق به وقمت بتصويرهم بواسطة مجهر بدقة ميكروسكوبية |
Doğrular yamuk. Ama bunun sebebi doğrunun izdüşümünün düz bir yüzeye düşüyor olması. | TED | الخطوط متعرجة. لكن ذلك فقط لأنني أسقطها على سطح مستوي. |
Bu çalışmalar herhangi bir eskiz olmadan, beyaz bir yüzeye şekeri döküp daha sonra bu yığından harfler ve çizimler elde etmek için onlarla oynarak elde edildi. | TED | وتم عملها بدون رسومات , فقط اليد الحرة بوضوع السكر على سطح ابيض ومن ثم معالجتها للحصول على الكلمات والتصاميم. |
Ve onu sert bir yüzeye yani yere yatırması gerektiğini biliyormuş. - Evet? | Open Subtitles | ولقد عرف كيف يضعها على سطح صلب، الأرضية. |
Bizim formumuzdaki yaşam, kendi gezegeninden kurtuldu ve başka bir yüzeye ayak bastı. | Open Subtitles | الحياه في هيئتنا نحن تتحرر من الكوكب الأم وتخطو على سطح آخر |
Daha çok, sert bir yüzeye atlamanın verdiği bir hasar gibi. | Open Subtitles | حسنا , ذلك اكثر انسجاماً مع ضرر القفز للاسفل على سطح صلب |
Bu da demek oluyor ki, bazıları sönük ve karanlık bir yüzeye sahipken diğerleri de aydınlık ve parlak bir yüzeye. | Open Subtitles | مما يعنى أن بعض الكويكبات تملك سطح مظلم و مُعتم و البعض الأخر يملك سطح مُشرق ومضىء |
Bilgisayarla işlenmiş resim veya dosya sağlamlaşana kadar kendi yapısını korumaya yardım eden lifleri ya düz bir yüzeye ya da sıvı banyosuna yönlendirir. | TED | تشير الصورة الحـاسوبية إلى موضع الوشـائج الناتجة عن عملية الطبــاعـة، سواء على سطح مستوٍ أو في ســائـل وتساعد في تثبيت الهيكل الذي تجري طباعته حتى يتحقق له حالة من الاستقرار والتماسك. |
GRL(GAP) denilen kişilerle tanıştım. Graffiti Araştırma Labı, ve onlar ışığı her hangi bir yüzeye yansıtan, sonra bu yüzeye lazer işaretleyici ile çizebilmeyi ve bunu kaydetmeyi sağlayan teknolojiye sahipler. | TED | التقيت هؤلاء الرجال GRL "" والتي تعني مختبر بحوث فن الكتابة على الجدران وكان لديهم التكنولوجيا التي تسمح لهم بتسليط الضوء على أي سطح ومن ثم ، و مع مؤشر ليزر ، تتم عملية الرسم حيث يقوم بالرسم على المناطق المظلمة من المنشآت |