- Adlarını bile ağzımıza alamazdık. - Demek birbirlerinden nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | لم يسمح لنا أن نقول باسمهم كانوا يكرهون بعضهم البعض |
Bu bir topyekün savaştı ve ortada bir barış antlaşması da olacağı yoktu çünkü bu adamlar birbirlerinden nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | وكانت هذه حرب شاملة ولن تكون هناك معاهدة سلام بين هؤلاء الرجال لانهم يكرهون بعضهم البعض |
O ve kocam birbirlerinden nefret ediyorlardı. | Open Subtitles | كان هو وزوجي الراحل يكرهان بعضهما البعض. |
Chuck ve o birbirlerinden nefret ediyorlardı, şimdi ise onu bırakmak istemiyor. | Open Subtitles | هو و (تشاك)، يكرهان بعضهما والآن لايتفارقان |