Ve bilgilendirmemiz gereken başka aile bireyleri de var mı? | Open Subtitles | وهل هناك أي أفراد آخرين في العائلة يجب أن نعلمهم؟ |
Bu arada diğer faktör ise aile bireyleri tarafından fazla kilo sorununun alay konusu yapılmasıdır. | TED | والعاملة الآخرى، بالمناسبة، أولئك الآباء منكم , كان المزاح من أفراد العائلة حول وزنهم. |
Platon'un ideal şehri, bireyleri arasında uyumlu bir denge arayışındadır ve bu şehri, filozof bir kral yönetmelidir. | TED | مدينة أفلاطون الفاضلة تسعى للتوزان المتناغم بين أفراد مجتمعه ويجب أن تُقاد من قبل ملكٍ فيلسوف. |
Bu da bize bireyleri doğru zamanda, doğru çözümler ile hedef alabilme imkânı sunuyor. | TED | وهذا يتيح لنا استهداف أفراد معينين مستخدمين العلاج الصحيح في الوقت المناسب |
Şefkat bireyleri daha güçlü yapar ve böylece şehrimizi de güçlendirir. | TED | التعاطف يجعل الأفراد أقوى ويجعل مدينتنا أقوى. |
Bu, kültürel iletimin en hızlı örneklerinden biridir; burada öğrenilen davranışlar aynı türün ilgisiz bireyleri arasında iletilir. | TED | هذا واحد من أسرع أمثلة نقل الثقافة، حيث تمرر السلوكيات المكتسبة بين أفراد لا تربطهم صلة قرابة من نفس النوع. |
Birbirlerinden soğumuş aile bireyleri hakkında konuşurlarken insanların gözyaşlarını gördüm. | TED | رأيت الدموع تبلل عيون الناس وهم يتحدثون عن أفراد عائلتهم على أنهم مغرورين. |
Hayatını toplum dışına itilmiş bir şekilde yaşamasını, toplumun saygıdeğer bireyleri tarafından reddedilmesini ve hor görülmesini ister misin Rose? | Open Subtitles | أتريديه أن يعيش طوال حياته منبوذاً، مردوداً ومحتقراً من أفراد المجتمع النزيهين؟ |
Aile bireyleri güvenlik noktalarından birlikte geçmelidir. | Open Subtitles | أفراد الأسر يجب أن تمر عبر نقاط التفتيش الأمني |
Simon, bu bilgiye erişimi olan kişiler yalnızca aile bireyleri. | Open Subtitles | سايمن , الأشخاص الوحيدين الذي يمكنهم الوصول لهذه المعلومات هم أفراد العائلة |
Irkımızın bireyleri insani duygulara yenik düşüyor. | Open Subtitles | أفراد نوعنا يسقطون فريسة للمشاعر الإنسانية |
Normal atalardan değil, vampir atan. Ayrıca normal aile bireyleri gibi seni andırıyor falan da değildi. | Open Subtitles | وهي لم تكن تشبهكِ و حسب، مثل أحدّ أفراد الأسرة ، بلّ كانت أنتِ. |
Buraya sadece aile bireyleri girebilir. | Open Subtitles | أفراد العائلة فقط من يُسمح لهم بدخول جناح الطوارئ |
Aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri nasıl olur da hayır...öyle değil bir hainin saklanmakta olan kızıyla mı evlenmek istiyorsun? | Open Subtitles | كيف أفراد الأسره يعيشون تحت سقف واحد لا .. إنها ليست كذلك |
Aile bireyleri parçalanırsa, onları bir araya getirmek bir ömür sürer. | Open Subtitles | عندما يفترق أفراد العائلة يستغرق تجميعهم معاً العمر بأكمله تقريباً |
Yaptığım şeyleri hâlâ kurtulma imkanı olan aile bireyleri için yapıyorum. | Open Subtitles | ما أفعله الآن هو لأجل أفراد أسرتي الذين ما زال ثمّة أمل لإنقاذهم. |
Bildiklerimizle ilgili bireyleri denetleyebiliriz, ama bilmediğimiz şeyler için sorumlu olamayız. | Open Subtitles | بإمكاننا تأديب أفراد الآن لما نعرفه لكن لا نستطيع أن نكون ضامنين لما لا نعرفه |
Burada devletin bireyleri izlediğini görüyorsunuz. Ülkesini değiştirmek isteyen sizin gibi bireyleri ve her şeyi not etmişler. | TED | و ما تراه هناك هو تلك الدولة التي تلاحق أفراد. أشخاص مثلك , أرادوا التغيير لدولتهم. لقد دونوا كل شيء . |
Zaman içinde gösterişli, gizli tekris törenleriyle birçok varlıklı ve etkili bireyleri içeren yarı gizli, seçkin bir cemiyete dönüştü. | TED | مع الوقت، تحولت المجموعة إلى تنظيم خاص شبه سري تضمن العديد من الأفراد الأثرياء والنافذين، وطقوس انتساب مفصّلةٍ وسرية. |
Uzmanlık alanım hasta bakımı veya bireyleri tedavi etmek değil. | TED | لم أتخصص في مجال الرعاية الطبية ولا رعاية الأفراد. |
Mankenlerimizi hatırlayanınız olabilir çünkü değerli vakitlerini bize ayıran bu insanlar; kasabamızın ilgili bireyleri. | Open Subtitles | إن ظن أحدكم أنه يعرف بعض العارضات، فهذا لأنهن عضوات مباليات من المجتمع، تكرّمن بسخاء بوقتهن الليلة. |