İstediği şey, binbir zorlukla kazandığı parasını biriktirmek için güvenilir bir yerdi. | TED | ما كانت تطلبه هو مكان آمن لتوفير المال الذي تكسبه بشق الأنفس. |
Varsayılan sebeplere ek olarak maaş gizliliğinin para biriktirmek için bir yöntem olduğu ortaya çıkıyor. | TED | اتضح أنه إضافةً إلى الأسباب المفترضة، سرية الراتب هو في الحقيقة وسيلة لتوفير الكثير من المال. |
Ve 50 dolar biriktirmek için bir yıl geçirdi, ve ödünç almaya başladı, ve zamanla bir dikiş makinesi alabildi. | TED | ولذا فقد قضت سنة لتوفير مبلغ 50 دولاراً، وبدأت بالإقتراض، وعبر الزمن إستطاعت شراء ماكينة خياطة. |
Şimdi 30,000 yen biriktirmek için ter dökmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | والآن عليّ أن أبيع دمي فقط لكي أقبض 30.000 ين |
Şimdi 30,000 yen biriktirmek için ter dökmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | والآن عليّ أن أبيع دمي فقط لكي أقبض 30.000 ين |
Günün bildirisi: Öncelikle su biriktirmek için artık size su verilmeyecek. | Open Subtitles | إعلانات اليوم ، أولاً ، لتوفير الماء، لن يتم إعطاؤكم أي ماء بعد الآن |
paramı biriktirmek için 20 km yürüdüm Pydhonie ya kafamın üstünde polyester taşıdım. | Open Subtitles | لتوفير المال مشيت 20 كلم من بيدوني أحمل بالات ضخمة من البوليستر على رأسي |
Peki ne yapıyorlar? Para biriktirmek için küçücük alanlara sıkışıp ev paylaşmak zorundalar. ve kendilerine "karınca kabilesi" diyorlar. | TED | فماذا يفعلون؟ يجب عليهم ان يتشاركوا وينحصروا في مساحة محدودة جدا لتوفير المال -- ويطلقون على أنفسهم اسم "قبيلة النمل". |
Ari... para biriktirmek için günde 18 saat çalıştım Stanford'da okuyabilmek için. | Open Subtitles | اشتغلت 18 ساعة يومياً لتوفير مالٍ كافي لتسديد تكاليف دراستي (في (ستانفورد |
Para biriktirmek için çok çalışıyoruz. | Open Subtitles | أنا و(سوزان) نعمل بكلّ جهدنا لتوفير المال |
Para biriktirmek için bir ev paylaşıyoruz. | Open Subtitles | نشارك المنزل لتوفير المال |