| Botanik kütüphaneniz o kadar büyüdü ki artık bize ihtiyaç dumaz oldunuz. | Open Subtitles | مجموعتك من الكتب النباتية أصبحت واسعة بحيث لم تعد في حاجة إلينا. |
| İşlerin sarpa sarması için bize ihtiyaç yoktu ki. | Open Subtitles | حسنا ، إنهم ليسوا في حاجة إلينا لنجعلهم يبدو سيئين |
| Yapmak için geldiğimiz şeyi yaptık bize ihtiyaç duyulmayan bir gelecek yarattık. | Open Subtitles | ربما أنجزنا كل ما جئنا من أجله. صنعنا مستقبلاً لم يعد فيه حاجة إلينا. |
| Ama bu kadar çok insanın bize geldiğini görünce bu dünyada bize ihtiyaç duyulduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | لكن عند رؤية الكَمْ الكبير .. من الناس الذين يأتون إلينا أصبحت واثقاً أن هناك حاجة لنا في هذا العالم |
| Eğer olsaydı sizi izlemek için bize ihtiyaç olmazdı. | Open Subtitles | لو فعلت... لن تكون هناك حاجة لنا لأن نراقب، أليس كذلك؟ |
| Sadece bilmeni isterim ki eğer bize ihtiyaç duyarsan emrine amadeyiz. | Open Subtitles | نريد فقط أن تعلم بأننا رهن تصرفك عندما تحتاج لنا |
| Tamam, bakın, bunun için zamanımız yok. Orada, bize ihtiyaç duyan adamlarımız var. | Open Subtitles | لا وقت لدينا لهذا الفرق على الأرض تعتمد علينا |
| bize ihtiyaç olmasin diye dua etmek. | Open Subtitles | فقط أدعوا ألا تكون هناك حاجة لنا |
| O zaman bize ihtiyaç kalmaz. | Open Subtitles | فسيصبح لا حاجة لنا |
| Neden bize ihtiyaç duydunuz? | Open Subtitles | اذاً ، لماذا تحتاج لنا نحن لزلنا ... |
| Ama seninle durum tam tersi. Sen bize ihtiyaç duyuyorsun. | Open Subtitles | لكن معك، الوضع معكوس أنت تعتمد علينا |