Ah hayır. BlueBell'deki tüm bekar erkekleri toplayıp bir odaya toplayabilirsin. | Open Subtitles | اه , لا , يمكنك الحصول علي كل العزاب في بلوبيل |
- Düzeltsen iyi olur. BlueBell'deki bir başka harika güne. | Open Subtitles | حسناً من الأفضل لك من أجل يوم ثاني مثالي في بلوبيل |
BlueBell'deki en etkili anlaşmayı yapmak üzereyim. Tahmin et, kim, kim, kim? | Open Subtitles | وقد أمنت واحد من اكثر الموافقات نفوذا في بلوبيل خمن من , من ؟ |
6 yıl boyunca "BlueBell'deki En Mutlu Kız" ödülünü kazanan Judy Prescott. | Open Subtitles | جودي بريسكوت الرابحة في مسابقة أسعد فتاة في بلوبيل ستة سنوات على التوالي |
BlueBell'deki son gününde sana bir kahvaltı ısmarlayayım mı? | Open Subtitles | هل أشتري لكي الفطور لأخر يوم لكي في بلوبيل |
BlueBell'deki son 2 günüm olduğuna inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق بانه تبقي لي يومان فقط في بلوبيل |
Bu yüzden ona BlueBell'deki geleceğimizin ne kadar harika olacağını göstermeliyim. | Open Subtitles | أستطيع الشعور بذلك حسناً؟ لذلك يجب أن أريه كم هو رائع سيصبح مستقبلنا في بلوبيل |
- Pekala, BlueBell'deki hayatınla ilgili her şeyi öğrenmek istiyorum, ama... önce eczaneye uğrayıp sana bir cımbız alalım. | Open Subtitles | اذن ,أريد أن أسمع كل شيء عن حياتك في بلوبيل , لكن لنتوقف في الصيدلية ونشتري لك ملقاط (منتاش )اولا |
Bu çok hoş, ama BlueBell'deki her komşu için kek pişirmek seni epey bir yoracak. | Open Subtitles | هذا لطيف , لكن ستمتلىء كلتا يداكِ بكعك لكل الجيران في (بلوبيل |
Evet, BlueBell'deki hayatın sanki bir pembe dizi gibi. | Open Subtitles | نعم , حياتكِ في (بلوبيل هي عملياً كالمسلسلات الدرامية الطويلة |
BlueBell'deki herkes kullanıyor. | Open Subtitles | الكل في بلوبيل يقود |