"brighton" - Traduction Turc en Arabe

    • برايتون
        
    • بريتون
        
    • برينغتون
        
    • عِشرين
        
    • برينجتون
        
    Brighton'da erkek kardeşi var ve onu 5 yıldır görmemiş. Open Subtitles لديها أخ في برايتون و لم تره منذ خمس سنوات
    Mary Alice Brighton'ın üzerinde bir etkisi olmuş olabilir. Open Subtitles ربما كان له بعض التأثير على ماري أليس برايتون.
    Ama Brighton'a en erken Pazar gidebilirim. Open Subtitles و لكن لا يمكنني السفر إلى برايتون إلا يوم الأحد على أقل تقدير
    Bay Brighton, yine kızlarıma esrar mı satıyorsunuz? Open Subtitles مستر برايتون ،، هل تبيع المنشطات لبناتي مجددا؟ ؟
    Brighton'dan gelen para £1 5.000. Open Subtitles النقود المستلمه من مؤسسة بريتون 15000 دولار
    -Hoşça kalın Bay Brighton. -İçeri. Geç oldu! Open Subtitles مع السلامة مستر برايتون هيا ادخلوا الوقت تاخر
    Brighton'daki eğlencelerin benim için hiçbir cazibesi yok. Kitap okumayı tercih ederim. Open Subtitles لن يكون لمتع برايتون اي سحر علي، فانا افضل بشكل لا نهائي كتاب عليها.
    Bayan Forster Brighton'a giderken kendisine eşlik etmem için beni davet etti. Open Subtitles السيدة فورستر ارسلت الي دعوة كصديقتها الخاصة، للذهاب معها الى برايتون.
    Lydia, Brighton'a gidemezse Longbourn'da huzurumuz kalmayacak. Open Subtitles لن نحصل على اي سلام في لونغبورن ان لم تذهب ليديا الى برايتون.
    Brighton'a ben gitseydim Lydia'dan daha uslu dururdum. Open Subtitles فاذا ما كنت انا من ذهب الى برايتون كنت ساتصرف بطريقة افضل من ليديا.
    Albay Forster'a bir mektup yazıp Wickham'a kefil olduğumu bildirerek Wickham'ın Brighton'daki alacaklılarını ikna etmesini istedim. Open Subtitles لقد راسلت العقيد فورستر لاطلب ذلك.. كما انه سيرضي دائني ويكهام في برايتون لقد تعهدت لنفسي بذلك
    Ama zavallı Lydia'nın Brighton'dan uzaklaşmak zorunda olması çok üzücü. Open Subtitles ولكنه امر مفاجئ بان تـُرسل ليديا بعيدا عن برايتون.
    Brighton'a hep birlikte gitmemiş olmamız çok yazık. Open Subtitles من المؤسف باننا لم نذهب الى برايتون جميعا.
    Brighton'da bir erkek kardeşi var ve onu 5 yıldır görmemiş. Open Subtitles لديها أخ في برايتون و لم تره منذ خمس سنوات
    Eğer yarın boşsan, Brighton'da fotoğraf çekimim var. Open Subtitles حسناً , اذا كنت غير مشغول غداً سأقوم بالتقاط بعض الصور في برايتون
    Ama bana Brighton'daki konserinden bahsedebilirdi. Open Subtitles لكن كان بإمكانه إخباري عن حفلته في برايتون
    Brighton'ın yanındaki özel okul. Ve ben de orada hemşireyim. Open Subtitles مدرسة خاصة بالقرب من برايتون انا اعمل كممرضة هناك
    Ben metroyla çok uzun sürer diye düşündüğüm için Brighton Sahili'ne hiç gidemedik biliyorsun. Open Subtitles نحن لم نذهب الى شاطيء برايتون لأني قلت ان الطريق بواسطة الميترو طويل جدا
    Tamam, Brighton Sahili'nin en güzel kızına. Open Subtitles موافق الفتاة الأكثر جمالاً في برايتون بيتش هذا افضل
    çete liderinin Brighton dışında olduğu düşünülüyor Open Subtitles زعماء هذه المنظمة يُعتقد بأنها كانت تعمل خارج قطاع بريتون من الجانب الشمالي
    Brighton Beach'e kadar gitmek zorundaydı. Open Subtitles تعودت الذهاب الى "برينغتون بيتش
    Şey, en yakın hastane Brighton Körfez'inin ortasında 32 kilometre uzaklıktaydı. Open Subtitles حسناً، كان ذلك يبعدُ عِشرين ميلاً عن أقرب مستشفى في وسط الـ ... يُمكن لآيّ شيءٍ أن يحدث
    - Brighton'daydı, değil mi? Open Subtitles لقد كانت في برينجتون ، أليس كذلك؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus