"bryson" - Traduction Turc en Arabe

    • بريسون
        
    • برايسون
        
    • برايسن
        
    Bir şeyi kabul etmemen, onun yanlış olduğu anlamına gelmiyor, Bryson. Open Subtitles لأنك لا تقبل شيئا يا بريسون, لا يعني أنه غير صحيح
    Sana diyorum, Bryson, bir sürü avantajımız olacak. Open Subtitles أقول لك يا بريسون هناك الكثير من المميزات
    Biz iki ihtiyarız, Bryson. Aksini düşünmemen lazım. Open Subtitles نحن عجوزان يا بريسون عليك التوقف عن التفكير بالعكس
    Sen de Bryson ve Reed ile beraber listenin başınasın. Open Subtitles و أنتَ الأول في القائمة بالاضافة (إلى (ريد) و (برايسون.
    Yani, Grace Bryson'ın ifadesine göre Dan Pinard kaybolduğunda o ve kocası yoga inzivasındalardı. Open Subtitles وفقا لأقوال (غرايس برايسون)، كانت هي وزوجها في خلوة لليوغا عندما إختفى (دان بينيارد)
    Diane, uygun bir zamanda hatırlat da, ...sana Ajan Bryson'u anlatayım. Open Subtitles "ديان"، حينما يتوفّر لدي الوقت، ذكّريني أن أحدّثك عن العميل "برايسن".
    Bryson, bunu saklamıyordum aslında. Open Subtitles أتعرف يا بريسون لم أكن أخفى هذه في الواقع
    Mesele şu ki Bryson, içmeyi seviyorum. Her şeyiyle. Open Subtitles الأمر هو أنني أحب الشرب يا بريسون وكل شيء به
    Hala Amorina'nın hayalini kuruyorum, Bryson. Hatırlıyor musun kızı? Open Subtitles أتعلم يا بريسون ما زلت أحلم بأمورينا أتتذكرها؟
    Gördüğüm en iyi memeler ondaydı, ve çok meme görmüşümdür, Bryson. Open Subtitles مازات تحمل أفضل صدر رأيته, وقد رأيت الكثير منها بريسون
    Bryson, hayatımı birlikte tehlikeye attığım tek kişi sensin. Open Subtitles أتعلم يا بريسون أنت هو الرجل الوحيد الذي قد أخاطر بحياتي معه
    Memur Bryson, kocamın restoranında düzenli bir müşterimiz. Open Subtitles فالضابط بريسون زبونٌ أعتيادي في مطعم زوجي
    der gibiydi. Üçüncüsü, Hakim Bryson, bizimle hemfikirdi. TED القاضي الثالث، بريسون اتفق معنا
    I-26 yolunda sanırım, Bryson ambarına doğru gidiyor. Bryson, Bryson ambarı. Open Subtitles إنها ليست مستقرة، إنها تتحرك يبدو أنها متوجهة إلى (بريسون ريسيرفور)
    Bayan Bryson, diş aletleri setiniz var mı? Open Subtitles سيدة (برايسون)، هل تملكين مجموعة من أدوات طب الأسنان؟
    Burada Bryson ailesi yaşarken rahatsız edici bir oyun anlayışı benimsemişler ve bizim alanımıza girmişlerdi. Open Subtitles عندما كانوا (برايسون) هنا كان عندهم مراجيح للعب تُطل علينا
    - Neal, Josh Bryson'ı hatırlıyorsundur, ABD Savcı yardımcısı. Open Subtitles (نيل) ، انت تذكر (جوش برايسون) مساعد المدعي العام (جوش)
    Bryson ne ortaya çıkardığımı soracak ne bulamadığımı değil. Open Subtitles برايسون) ، سيسأل ماذا وجدت وليس ما اخذته)
    - Evet. Bryson'ı tehdit ettiğini itiraf ettiririz. Open Subtitles (نجعلها تعترف انها تقوم بإبتزاز (برايسون
    Bryson'ı tehdit ettiği fotoğrafları işlevsiz kılmanın yolunu buldum. Open Subtitles (اعرف كيف يمكننا ابعاد صور ابتزاز (برايسون
    Dennis Bryson'la Oakland'da beraber çalışmıştık. Open Subtitles أنا و"دينِس برايسن" عملنا معاً في "أوكلاند".
    Bu, Özel Ajan Denise Bryson, Uyuşturucu ile Mücadele Teşkilatı DEA'dan. Open Subtitles العميل الخاص "دينيس برايسن"، ادارة مكافحة المخدرات.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus