Savaş alanına ayak bastığımı düşünmüyor olabilirsiniz... çünkü hiç bu masanın başında oturmadınız. | Open Subtitles | قد تظن أن قدمي لم تطأ ساحة المعركة لكن ذلك لأنك لم تجلس قط على هذا المكتب |
bu masanın arkasında geçen 20 senede neden bu işe başladığımı bile unuttum. | Open Subtitles | بعد 20 عاماً خلف هذا المكتب فدقت بصيرتي لماذا بدأت |
- bu masanın üstünde. Jacob Louis Shaw, 32 yaşında, bekar. | Open Subtitles | على هذا المكتب بالذات جاكوب لويس شاو، ٣٢، أعزب |
bu masanın etrafında oturan yeni dostlarıma bakınca yeni bir çağın başlangıcını görüyorum. | Open Subtitles | وأنا أنظر للرجال الجالسين على هذه المنضدة أرى بداية عهد جديد |
Görünüşe bakılırsa bu masanın etrafında oturan insanlar sana bu hakkı vermiş. | Open Subtitles | يبدو لي أن العشرة أشخاص الذين ربما كانوا يجلسون على نفس هذه المنضدة كلهم ضحوا بحياتهم من أجلك |
bu masanın etrafında oturanlardan hanginiz... | Open Subtitles | من هنا على هذه الطاوله يمكنه القول بصدق .. ِ |
Eğer zaman yeniden başlamazsa kapıya dayanmış bu masanın pek bir faydası olmaz. | Open Subtitles | إذا وقتِ لا يُعيدُ نفسه، هذه المنضدةِ ضدّ ذلك البابِ لَنْ يُساعدَ كثير. |
bu masanın üzerindeki her şey bu toprakların ürünü. | Open Subtitles | كل شئ على هذه الطاولة نما هنا فى هذا المكان يا ديكون |
Beş yaşındayken, Cadılar Bayramı'nda topladığım şekerlerle bu masanın altına girmiştim. | Open Subtitles | أتذكر حين كنت في الخامسة، أختبيء اسفل هذا المكتب بكل حلوى عيد القديسين |
Kimse senin kadar bu masanın, önünde vakit geçirmedi. | Open Subtitles | لا أحد يقضي الكثير من الوقت يتكلم أمام هذا المكتب غيركِ. |
bu masanın kapıdan çıkmasına imkan yok. | Open Subtitles | لا مجال أن يمرّ هذا المكتب من هذا الباب |
Milyon dolarlar tutacak ve bu masanın dört kat küçüğü... | Open Subtitles | لقد حسبت الحسبة خطئ، صحيح يا(جوردن)؟ سيحتاج الأمر لمليون دولار ..وأربع أضعاف حجم هذا المكتب |
bu masanın gerisinde oturan kişiye emanet edilmiş çok daha temel bir konu var, o da bu ulusun varlığını sürdürmek. | Open Subtitles | {\fad(200,200)}أدرك أن هذه الوظيفة لا تقتصر على السياسة وفصاحة اللسان {\fad(200,200)}فأيًا من يجلس على هذا المكتب يؤتمن {\fad(200,200)}على شيء أكثر جوهرية ألاّ وهو نجاة أمتنا |
20 sene önce olsaydı, seni bu masanın üstüne atar tam burada sevişirdim. | Open Subtitles | لو قبل 20 سنة, لكنتُ رميتكِ على هذه المنضدة و"مارست الحبّ" معكِ هنا |
Şimdi bu masanın gazino olduğunu düşünürsek.. | Open Subtitles | تخيّل بأنّ هذه المنضدة هي أرضية الصالة |
Şimdi bu masanın gazino olduğunu düşünürsek.. | Open Subtitles | تخيّل بأنّ هذه المنضدة هي أرضية الصالة |
Fark şu ki, sen Beth'in yerine geçip tam bu masanın üstünde sevişmeyi kendin seçtin. | Open Subtitles | الفرق انك إخترتِ (ان تتسللي إلى حياة (ييث لتضاجعي رفيقها، هنا على هذه المنضدة. |
Çünkü bu masanın etrafını iyice kontrol ettim ve bu alanın puro sever bir alan olduğundan eminim. | Open Subtitles | لأني تفقدت منطقة هذه الطاوله وأنا متأكد من ان هذه الطاوله بمنطقه تسمح بالتدخين |
Peki. bu masanın üzerindekilerden sekiz tane alacağım, şuradakilerden de... | Open Subtitles | حسنا , أريد ثمان أطباق من هذه الطاوله |
bu masanın ardında iki düğme var, biri kasabaya elektrik verecek diğeri köpekleri salacak. | Open Subtitles | عِنْدي زرّان وراء هذه المنضدةِ. واحد سَيُجهّزُ بلدتَكَ بالقوَّةِ، الآخرون يُصدرونَ كلابَ الصيد. |
bu masanın üzerindeki her şey bu toprakların ürünü. | Open Subtitles | كل شئ على هذه الطاولة نما هنا فى هذا المكان يا ديكون |