bu sorunu çözdükten sonra, umarım bir daha hiç karşılaşmayız. | Open Subtitles | بعد حل هذه المشكلة اتمني الا تلتقي طرقنا مرة اخري |
- Eğer kafanın içi boş olmasaydı belki de bu sorunu hiç yaşamazdık. | Open Subtitles | إذاَ لم يكن مرتبطا برأسك الغليظ ، ربّما لمْ نكن لنواجه هذه المشكلة |
Her ne kadar klinik tıp davranış değişikliğ nedeniyle acı çekiyor olsa da bu sorunu çözmek için çok fazla da uğraştığı söylenemez. | TED | ورغم ان الطبيب يتخوف \ يشتكي دوماً من السلوكيات التي تتغير فانه لا يوجد الكثير للقيام به فيما يخص علاج هذه المشكلة |
Kamu Güvenliği Bürosunun artık bu sorunu araştırma yetkisi yok. Afedersiniz? | Open Subtitles | مكتب الأمن العام ليست لديه أيّ سلطة للتحقيق في هذه المسألة. |
İzin verirseniz... bu sorunu da çözmek için ilk gönüllü ben olayım. | Open Subtitles | لو سمحت لي أود أن اتكفل بهذه المشكلة ايضاً |
Biz de bu meseleyi ele alıp bu sorunu çözmeye yardımcı olacak bir dış-iskelet üretmemiz gerektiğini düşündük. | TED | وقررنا نحن ان نأخذ هذا الامر على عاتقنا وان نصنع هيكل خارجي يمكنه ان يعالج هذه المشكلة |
bu sorunu düşündüğümde aklıma gelen iki soru şunlar. | TED | وهناك تساؤلين .. يدوران في خلدي الآن عن هذه المشكلة |
Ve gerçekten umuyorum ki bütün enerjimizi, yeteneğimizi ve bütün etkimizi bu sorunu çözmek için çoğaltırız. | TED | وأتمنى فعلا ، أن نضاعف طاقاتنا جميعها، كل مهاراتنا ، وكل تأثيرنا ونفوذنا ، لحل هذه المشكلة. |
Living Goods gibi diğer ortaklarla birlikte çalışmanın bu sorunu gerçekten çözmemize yardımcı olacağını fark ettik. | TED | أدركنا أن العمل بالشراكة مع آخرين مثل ليفينج جوودس سيساعدنا حقًا على حل هذه المشكلة. |
Dünyanın bu sorunu ele alması için bir yol. | TED | إنها طريقة للعالم في التعامل مع هذه المشكلة |
bu sorunu çözmek için, kendi kendini onaran materyaller üzerine düşündük. | TED | لحل هذه المشكلة فكرنا في مادة ذاتية المعالجة |
Uzaya ulaşabilen bir medeniyet olmak için bu sorunu çözmeliyiz. | TED | لذلك لا بد من حل هذه المشكلة إذا ما أردنا أن نستعمر الفضاء. |
Çözümünün kolay olması daha iyi çünkü daha az zaman ve parayla bu sorunu çözebilirim. | TED | والأكثر سهولة في الحل هي الأفضل لأننا نستطيع حل هذه المشكلة بوقتٍ ومالٍ أقل. |
bu sorunu herhangi bir yerde çözebiliyorsak ilk burada çözmeliyiz. | TED | وإذا تمكّنا من حل هذه المشكلة في أي مكان، فلابد البدء من هنا. |
Kuantum mekaniğindeki sorunları maymunların çözmesini ummadığımız gibi bu sorunu da bizim türümüzün çözmesini umamayız. | TED | لا نتوقع من قردة حل مشاكل الميكانيكا الكمية و بهذا لا نتوقع قيام جنسنا بحل هذه المشكلة |
New Hampshire'in en tepesinden en aşağısına kadar bu sorunu konuşarak gittiğimiz yürüyüş boyunca toplamda 200 kişi bize katıldı. | TED | 200 شخص شاركونا المشي، أثناء انتقالنا من أعلى نقطة إلى أسفل نقطة في نيوهامبشير ونحن نتحدث عن هذه المسألة. |
Darılma ama hatırlasaydın, bu sorunu yaşıyor olmazdık. | Open Subtitles | بدون إهانة، لو كنتِ تتذكرين لما كنا بهذه المشكلة الآن. |
İkisi de aynı boyut ve renkte olduğundan, çoğu insan bu sorunu yaşıyor. | Open Subtitles | كثير من الناس لديهم تلك المشكلة بما أنهما بنفس الحجم ولهما نفس اللون |
Şu anda bu sorunu çözmen için cebinde yeterince para var. | Open Subtitles | حصَلت على ما يكفي في جيبك الأمامي لإصلاح هذه المُشكلة الأن. |
Yani ilanlar genel bir farkındalık oluşturmada çok iyi olsa da bu sorunu bitirmede hiç de yeterli değildi. | TED | على الرغم من أن اللوحات فكرة عظيمة لرفع الوعي بشكل عام، ولكنها غير كافية لتضع حداً لهذه المشكلة. |
Benden istediğin şey bu sorunu temelli ortadan kaldırmam değil miydi? | Open Subtitles | ما الذي طلبت مني فعله، ألم يكن الهدف حل المشكلة للأبد؟ |
Bana, neden olduğun bu sorunu nasıl durduracağımı söyle yeter. | Open Subtitles | أخبرني عن كيفية حلّ هذا الإضطراب . الذي سببته فحسب |
bu sorunu büyük, büyük, büyük her neyse işte büyükannene vermiştim. | Open Subtitles | انا اعطيت هذا الاضطراب الى أكبر,اكبر,اكبر اياً كانت جدتك |
Bu iğrenç bir durum ama, gerçek şu ki, bu sorunu kendi aramızda çözmeliydik. | Open Subtitles | وقد يبدو هذا سيئا ولكن الحقيقة أنه ينبغي علينا فقط أن نسوي الأمور |
bu sorunu çözmek için terapiye gidiyorum. | Open Subtitles | ليخبرني ما يتوجب عليّ فعله إنني أتعالج لحل هذهِ المشكلة |