Yarın bu vakitlerde eve doğru yola çıkmış oluruz. | Open Subtitles | يفترض ان نكون في طريقنا للمنزل في مثل هذا الوقت من يوم الغد |
Yarın bu vakitlerde ölmüş olacağım. | Open Subtitles | في مثل هذا الوقت من الغد سأكون ميتاً |
Sahil güvenlik, bu vakitlerde dalgaların şiddetli olması nedeniyle karşıya geçmiş olabilmesine imkân vermiyor. | Open Subtitles | يقول خفر السواحل أنّها لا يمكن أن تنجح بالعبور "التيارات قوية في مثل هذا الوقت من السنة" |
Yarın bu vakitlerde ameliyatımın yapılması plandı. | Open Subtitles | غداً في مثل هذا الوقت سأكون جاهزاً لدخول غرفة العمليات |
Yarın bu vakitlerde, Bay ve Bayan Engelhardt olacağımıza inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق بمثل هذا الوقت غدا سوف نصبح السيد و السيدة كام إنغلهارت |
Yarın bu vakitlerde, Küçük Chino Palm Beach'in kuzeyinde olacak. | Open Subtitles | "بمثل هذا الوقت من الغد، سيكون (تشينو الصغير) بشمال (بالم بيتش)" |
Seneye bu vakitlerde anca Harlem Kuaförler Fuarı'nda hostes olabilecek boş bir politikacı. | Open Subtitles | سياسية بلا قيمة ستكون محظوظة... في مثل هذا الوقت من العام المقبل، إن كانت مضيفة في معرض مستحضرات شعر "هارلم"؟ |