Şahsınızın da kendisi gibi ilerici fikirlere sahip olduğunuzu düşüncelerinizin aynı paralelde olduğunu ve bu zor zamanda, işbirliği yapabileceğinizi düşünüyor. | Open Subtitles | الأمير يشعر بأن كلاكما... كلاكما متدمناً، متماثلان التفكير... وقد توفقان بالعمل معاً في هذا الوقت العصيب |
bu zor zamanda gösterdiğiniz merhamet için teşekkürler, Bay Simmons. | Open Subtitles | أشكرك , سيد (سيمونز) , للشفقة في هذا الوقت العصيب |
bu zor zamanda sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm. | Open Subtitles | أعتذر عن إزعاجك في هذا الوقت العصيب. |
Bu 10,000 doların acınızı dindirmeyeceğini biliyorum ancak umarım cenaze masraflarında ve bu zor zamanda ailenize yardımcı olur. | Open Subtitles | $أعلم أن صكاً بقيمة 10.000 لن تمحُ ألمك لكننا نرجو أن يغطي المبلغ تكاليف الجنازة وأن تساعد عائلتك في هذا الوقت العصيب |
Sadece etrafta gördüğünüz güzel çiçekler için değil ama aynı zamanda bu zor zamanda ailelere karşı olan cömertlikleri ve iyi davranışları için de. | Open Subtitles | و ليس من أجل الورود الجميلة التي ترونها حول مصلاّنا، لكن أيضاً من أجل السخاء و العطف الذي شمل، العائلات في هذا الوقت العصيب للغاية! |