Çünkü bukalemunun kurbanının mimiklerini ya da ruhunu taklit edebilmek için zamana ihtiyacı var. | Open Subtitles | لأنّ عمل الحرباء هذهِ، يبدو أنّها تحتاج وقتاً مع ضحيتها من أجل محاكاة روحها |
bukalemunun öldüğünden emin olmadan olmaz. | Open Subtitles | ليس حتّى نكون متأكدين تماماً من موت تلك الحرباء |
bukalemunun taklit ettiği kişiyle ilgili neler bildiğini bilemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا معرفة ما عرفته الحرباء حقاً حول الشخص الذي تشكّلت عليه |
Benim kanımı o bukalemunun kanıyla karıştırdım bu nedenle sen şeklini ve kendini değiştirebiliyorsun. | Open Subtitles | دمج دمي مع دم حرباء. وهذا ما يجعلك تغيرين شكلك و صورتك. |
Çirkin bir bukalemunun yeraltındaki tehdidi bitiyor. | Open Subtitles | حرباء واحدة فقط هبوط خطر تحت أرضي |
bukalemunun kurbanlarını onların yerine geçmek için öldürdüğünü söylemiştin. | Open Subtitles | أعتقد أنّك قلت بأنّ الحرباء تقتل بالسيطرة على ضحاياها |
bukalemunun derisi yeşil, mavi, mor, beyaz hayvanlardan saklanması içindir. | Open Subtitles | جلد الحرباء أخضر ، أزرق بنفسجي و أبيض هو للاختباء من الحيوانات |
Kurbanı bulmalıyız. Cesedi bulursak bukalemunun kim olduğunu öğreniriz. | Open Subtitles | سنعرف من هيّ الحرباء إن عثرنا على الجثة |
Pekâlâ dinleyin bukalemunun kim olduğunu bulmamız gerekiyor. | Open Subtitles | حسناً، أصغوا علينا أن نكتشف من يكون الحرباء... |
Ama sanırım bukalemunun, ilaçlar için ödemesi geldi. | Open Subtitles | لكن أعتقد أن "الحرباء" قد حصل على المال مقابل الأدوية. |
Bunlar da bukalemunun bütün Interpol dosyaları. | Open Subtitles | وهذه كل قضايا الشرطة الدولية المتعلقة بـ"الحرباء". |
bukalemunun hain olduğunu anladığımızı fark etmiş olmalılar. | Open Subtitles | "حتمًا علموا أنّنا أدركنا كون الحرباء خائنًا" |
Yoksa çoğunluğu bukalemunun ardından gönderip onları kandırmaya mı kalksam? | Open Subtitles | "أم أرسل غالبيّتهم وراء الحرباء لخداعهم؟" |
Ve bu bukalemunun nasıl biri olduğunu bilmiyoruz. | Open Subtitles | ولا نعرف كيف تبدو الحرباء. |
bukalemunun kendisini ve beraberindekileri görünmez kıldığını varsayarsak ve de kadın onlarla birlikte ise yanlarına geldiğimde kadını bırakıp bukalemunu koruyacaklardır. | Open Subtitles | "فرضًا بأنّ الحرباء بإمكانه إخفاء نفسه والآخرين وهم يهربون" "وأن المرأة بينهم" "فإن اقتربت، سيحمون الحرباء ويتخلّون عن المرأة!" |
Mantıklı geliyor. Sanırım dünyayı bir bukalemunun gözünden görüyorsun. | Open Subtitles | ذلك منطقي في الواقع، أعتقد أنّك ...ترى العالم بعيني حرباء |
Parson bukalemunun yakın kuzeni, nasutum bukalemunu aynı silaha sahip, ama minyatür tarzda. | Open Subtitles | "حرباء "ناسوتوم" قريبة حرباء "بارسن تمتلك نسخة مصغّرة من سلاحها |
Eve kendini koruyor tıpkı bukalemunun çevresine uyum sağlaması gibi. | Open Subtitles | حرباء متكيفة مع محيطها |