Sorun şu ki bir daire bulmak gibi küçük şeyler bile kimliğin, banka hesabın, geçmişin olmadan bulması zor şeylermiş. | Open Subtitles | حتى الأمور الصغيرة مثل إيجاد شقة أصبحت تكون صعبة , عندما لاتكون لدية هوية أو حساب بنكي أو سجل لتاريخك |
İki cesette de aynı parmak izlerini bulmak gibi. | Open Subtitles | سيكون مثل إيجاد نفس بصمات الأصابع على كِلا الجثتين. |
Ayrıca halletmem gereken daha acil işler var Lady Alexander'ı bulmak gibi. | Open Subtitles | الى جانب ذلك، لدي الكثير من العمل للقيام به مثل العثور على ليدي الكساندر |
Göz önünde olmayan şeyleri bulmak gibi. | Open Subtitles | تعرف، مثل العثور على الأشياء الغير واضحة. |
Evet. Çorap çekmecende dört milyon dolar bulmak gibi. | Open Subtitles | أجل، كإيجاد الأربعة ملايين في درج جواربك |
Oyunun asıl amacı, oyunun amacını bulmak gibi bir şey. | Open Subtitles | ومن تقريبا مثل معرفة والهدف من اللعبة هو الهدف من اللعبة. |
Bu tıpkı koca ayak ya da tek boynuzlu at bulmak gibi bir şey! | Open Subtitles | انة هذا مثل ايجاد وحيد القرن او ذو القدم الكبيرة |
Araf'ta kaybolmuş hayalet kahramanımızı bulmak gibi mi? | Open Subtitles | مثل إيجاد بطلنا الشبح الذي فُقِد في المتاهة؟ |
Tıpkı beyinde bir mermi bulmak gibi ama mermi yarası olmadan. | Open Subtitles | هذا مثل إيجاد رصاصة في الدماغ لكن من دون وجود إصابة بعيار ناري |
Park yeri bulmak gibi küçük işler yapan, sınırlı bir Tanrı'mız mı var, ama saatte 500 mil hızla giden dalgalar gibi büyük işler hariç | TED | هل لدينا رب جزئي يستطيع القيام بأشياء صغيرة مثل إيجاد مساحات انتظار للسيارات, لكنه لا يفعل الأشياء الكبيرة مثل إيقاف أمواج تسير بسرعة 500 ميلاً في الساعة؟ |
Her gün fazladan bir saat bulmak gibi. | TED | إن هذا مثل إيجاد ساعة إضافية في اليوم. |
Bir polisiye hikayede ipucu bulmak gibi bir şey. | Open Subtitles | مثل إيجاد فكرة فى رواية بوليسية |
"Kalabalık bir şehirde turlayan, tek bir motosikletliyi bulmak gibi başarılması imkansız görünen bir görev; günde birkaç dolara sokak köşelerinde oturup gördükleri her motosikletliyi... kayda geçirmeleri için 100 kişiyi tutarsanız daha kolaylaşır." | Open Subtitles | "المشكلة التي تبدو مستحيلة مثل, إيجاد دراجة نارية معينة" "تدور في مدينة مُزدحمة, ستصبح أكثر سهولة, إذا إستأجرت 100 شخص" "لكي يجلسون في زوايا الشوارع ويحفظون كل دراجة نارية يروّنها" |
Göz önünde olmayan şeyleri bulmak gibi. | Open Subtitles | تعرف، مثل العثور على الأشياء الغير واضحة. |
Bu, Ford tiyatrosunda Lincoln'ün resimlerini bulmak gibi. | Open Subtitles | أنه هذا الأمر مثل العثور علي صور "للرئيس "لينكون " في مسرح الرئيس"فورد |
Ne yazık ki, Gözyaşı Taşı'nı bulmak gibi başka bir görevimiz var. | Open Subtitles | الشيء الحسنّ أننا لن يبقى لدينا شيءً آخر لنقوم بهِ ، مثل العثور على "حجر الصدّع." |
Yoksulluk oranının yüksek olduğu birçok şehir okulu gibi biz de birçok zorlukla karşılaşıyoruz. Mesela, dezavantajlı bir toplumun karmaşasını anlayabilen öğretmenler bulmak gibi. Teknoloji için bütçe bulamamak gibi, düşük ebeveyn katılımı ve dördüncü sınıftaki küçükleri bile üye yapan mahalle çeteleri gibi. | TED | مثل العديد من المدارس في المُدن، ومع ارتفاع معدلات الفقر، نواجه عدداً ضخماً من التحديات، مثل العثور على معلمين يمكنهم أن يتعاطفوا مع تعقيدات مجتمع المحرومين، و نقص التمويل من أجل التقنية، و تدخلات الأهل المنخفضة، وعصابات الحي التي تُجند الأطفال في وقت مبكر من الصف الرابع. |
Kaybolmuş çocuğumu bardakta bulmak gibi. | Open Subtitles | إنّه كإيجاد إبني الضائع لكن في كأس. |
Yaşamaya yardımcı tesisler bulmak gibi mesela? | Open Subtitles | كإيجاد دار عجزة؟ |
Tüm bunların arkasında Havva'nın hangi kardeşinin olduğunu bulmak gibi. | Open Subtitles | مثل معرفة أي واحدة من أخوات (حواء) وراء كل هذا. |
Adaçayı çalılığında bir kaktüs çiçeği bulmak gibi bir şey. | Open Subtitles | انه مثل ايجاد زهرة صبار بين الاشواك. |