"bulmaktır" - Traduction Turc en Arabe

    • إكتشاف
        
    • هو إيجاد
        
    • هو العثور
        
    • هي أن تجد
        
    • هو ايجاد
        
    Körlüğü keşfetmenin püf noktası epidemiyolojik anketler yapmak ve körlük nedenlerini bulmaktır bu sayede doğru tepki verebilirsiniz. TED مفتاح إكتشاف العمى هو عمل إستطلاعات للأوبئة والعثور على أسباب العمى بحيث تستطيع تقدير الإستجابة الصحيحة.
    bir bulmacayı tamamlamada ki en kötü şey.... kayıp parçaları bulmaktır. Open Subtitles أصعب شئ فى وضع آخر القطع من الأحجيه هو إكتشاف ان هناك قطعه ضائعه
    Belki esas çözüm onları durdurmak değil de yardım etmenin bir yolunu bulmaktır. Open Subtitles لربما الفكرة ليست إيقافهم ، بل إكتشاف طريقة لمساعدتهم
    Teorik olarak, hiçbir şeyi unutmazsın. Tek yapman gereken, oraya gidecek yolu bulmaktır. Open Subtitles نظرياً، أنتِ لم تنسي شيئاً أبداً كل ماعليك فعله هو إيجاد طريقك إليها
    Bilimin en büyük hedeflerinden biri, evrenin başka bir yerinde yaşam bulmaktır. Open Subtitles أحد أعظم أهداف العلم هو العثور على حياة في مكان ما في الكون
    Canavarı yenmenin tek yolu içindeki canavarı bulmaktır. Open Subtitles الطريقة الوحيدة لهزيمـة الوحش ، هي أن تجد الوحش بداخله
    Hayalleri dışında hiçbir ortak yanları olmayan insanları birbirlerine bağlayacak bir yol bulmaktır. Open Subtitles هو ايجاد طريقه لجمع الناس الذين يملكون حلماً مشتركاً
    Tek hedefim ağabeyime ne olduğunu bulmaktır. Open Subtitles هدفى الوحيد هو إكتشاف ماذا حدث لأخى
    Tek hedefim ağabeyime ne olduğunu bulmaktır. Open Subtitles هدفى الوحيد هو إكتشاف ماذا حدث لأخى
    Evet, bizim politikamız da onu öldüreni bulmaktır. Open Subtitles أجل، وسياستنا هي إكتشاف من قتله.
    McPherson'da yapmaya çalıştığımız şey krizde olan bu topluluğu destekleme yolları bulmaktır. TED وما نحاول القيام به في ماكفرسون هو إيجاد طرق لدفع هذا المجتمع للخروج من الأزمة.
    Belki de ihtiyaç duyduğumuz şey, daha çok kendi aramızda konuştuğumuz, aynı sıcak güneşi paylaştığımız, birbirimize yakın olabileceğimiz bir yol bulmaktır. TED ربما ما نحتاجه بدلاً من ذلك هو إيجاد طريقة لنكون على مقربة، ونتحدث غالبًا فيما بيننا، ولكن الجميع يشاركون نفس الشمس الدافئة.
    Umurumda değil. Önemli olan tek şey gece uyumanın bir yolunu bulmaktır. Open Subtitles "لا أهتم، كل ما يهم هو إيجاد طريقة كي تنام في الليل"
    Bir erkeğin en büyük mücadelesi hem seksi hem de anne olabilecek bir kadın bulmaktır. Open Subtitles اعظم صراح للرجال في الحياه هو العثور على امرأة مثيره ولكن، مثل، لا يزال يمكن أن تكون أمي
    Güzel bir saklama yerinin anahtarı da kimsenin bakmak istemeyeceği bir yer bulmaktır. Open Subtitles والمفتاح لمكان اختباء جيد هو العثور على مكان لن يرغب أحد في النظر إليه
    Bir CEO’nun görevi, bölgeler arası farklı bağlantılar bulmaktır. R&D’ye bakarsınız ve orada iki ilgi alanının birleştiği insan görürsünüz. Bu kişi bağlanabileceğiniz önemli bir kişidir. TED وجزء من تحدي الرئيس التنفيذي هو العثور على اتصالات عبر المناطق، وهكذا قد تبدو في البحث والتطوير وهنا ترى شخص واحد يعبر المنطقتين مكان الاهتمام ، و هو شخص مهم مشاركته.
    Asıl püf nokta, müşterilerinizi, bakmayı akıl etmediğiniz yerlerde bulmaktır. Open Subtitles الخدعة هي أن تجد زبائنك في أماكن لم تظن أنك بحثت فيها.
    Bizim asıl amacımız başlangıç ​​noktasını bulmaktır. Open Subtitles هدفنا الرئيسى هو ايجاد نقطة البداية

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus