Bu çocuk ölecek ve Bunu durdurmak için hiçbir şey yapamıyorum. | Open Subtitles | هذا الصبي سيموت و لا يوجد ما يمكنني فعله لإيقاف ذلك |
Bu çocuk ölecek ve Bunu durdurmak için hiçbir şey yapamıyorum. | Open Subtitles | هذا الصبي سيموت و لا يوجد ما يمكنني فعله لإيقاف ذلك |
Bunu durdurmak için halkımı uyaracak bir yol bulmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أجد طريقه لتحذير شعبى، لإيقاف هذا. إتركيه لجوني. |
- Seni bundan kurtaramam, Bunu durdurmak için yapabileceğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يمكنني إنقاذك من هذا لا يوجد شيء أستطيع فعله لإيقاف هذا ماذا ؟ |
Bunu onlara yapan sensin ve Bunu durdurmak için yapabileceğin hiç birşey yok! | Open Subtitles | جلبت هذا عليهم وليس هناك شيء تفعله لإيقافه |
Kız ölecek ve Bunu durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ترينيتي في طريقها للموت ولا تستطيع فعل شيء لايقاف ذلك |
En sevdiğim kısmı da, Bunu durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وجزئي المفضل، هو أنّه لن يكون هنالك شيئاً تفعلينه، لإيقاف ذلك |
Binlercesi ölecek ve Bunu durdurmak için hiçbir şey yapamam. | Open Subtitles | الآلاف سيموتون، وليس باليدِّ حيلةً لإيقاف ذلك. |
Ve Bunu durdurmak için gelecekten geçmişe gönderilen bir adam hakkında. | Open Subtitles | . و الرجل الذي أرسل من المستقبل لإيقاف ذلك هنا، في يومنا الحالي |
Dünya altüst oluyor ve ben Bunu durdurmak için Coquilles Adalarına gidiyorum. | Open Subtitles | العالمينهار.. وأنا ذاهبة لـ"جُزر كوكيل" في محاولة لإيقاف ذلك |
.. ve Bunu durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | و لا يوجد شيء يمكنك فعله لإيقاف ذلك |
Bunu durdurmak için kime sorun vermen gerekiyorsa ver. | Open Subtitles | . فالتضعي إضطراباً بمن تُريدين لإيقاف هذا |
Sadece beraber çalışırsak Bunu durdurmak için bir şansımız olur aksi takdirde ölüp gideriz. | Open Subtitles | سيمكننا إنتهاز فرصة لإيقاف هذا أو سنموت جميعاً. |
Ve Bunu durdurmak için yapabileceğimiz hiçbirşey yok. | Open Subtitles | ولا يوجد شيء نستطيع عمله لإيقاف هذا |
Ben bile anlamıyorum. Bunu durdurmak için daha fazlasını yapmalıydım. | Open Subtitles | كان يجدر بأن أفعل المزيد لإيقاف هذا |
Ve sen burada, yanımızda olduğuna göre Bunu durdurmak için hiç kimse bir şey yapamaz. | Open Subtitles | وبما أننا نحتجزك الآن هنا ليس بوسع أحد القيام بشيء لإيقافه |
Kız ölecek ve Bunu durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ترينيتي في طريقها للموت ولا تستطيع فعل شيء لايقاف ذلك |
Ve Bunu durdurmak için yapabileceğin hiçbir şey yok. | Open Subtitles | وليس هناك شيء ان يمكنك القيام به لوقف ذلك. |
Ama kurşun yarası olmadığını biliyoruz, demek ki... Bunu durdurmak için hala bir şansımız var. | Open Subtitles | و لكننا نعرف ذلك بأنني لم أصاب بطلق ناري لذا هـذا يعني إنه لا يزال لدينا الفرصة لوقف هذا |
Sizlerin Bunu durdurmak için burada olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | .. أعتقدت أنكم هنا لإيقاف حدوث مثل هذا الشيء |
Bunu durdurmak için çok uğraştım fakat yapamadım, çünkü bağımsız bir şekilde oluyordu. | TED | حاولت بشدة إيقاف يدي، لكنيّ لم أستطع، لأن الحياة كانت تدب فيها بشكل منفصل. |