Elbette onu yeniden canlandırmak için bütün çabalar sarf edildi ancak yaralarının ağırlığı ve iç kanamasının miktarı bunu imkansız kıldı. | Open Subtitles | بالطبع،بذلنا كل جهد لانعاشها ولكن جراحها الخطيرة... كمية النزيف الداخلي جعل ذلك مستحيلاً |
Sonunda nasıl geri çevireceğimi çözdüm ve kazandığımız zamanda bunu imkansız yapıyor. | Open Subtitles | وذلك الوقت الزائد ما يجعل ذلك مستحيلاً |
Kireç bunu imkansız yapıyor. | Open Subtitles | حسناً ، أدلين يجعل ذلك مستحيلاً |
Ancak bazen hedefiniz bunu imkânsız kılar. | Open Subtitles | ولكن في بعض الاحيان الموضوع يجعل هذا مستحيلا |
Ama bunu imkânsız hâle getirdin. | Open Subtitles | لكنكِ جعلتِ هذا مستحيلا الآن |
Kum fırtınası bunu imkansız hale getiriyor. | Open Subtitles | العاصفة الرملية تجعل ذلك مستحيلاً |