bunun gibi küçük bir arabanın ön tekerleklerindeki 202 beygir büyük bir miktar. | Open Subtitles | هذه قوة أحصنة ضخمة لتُطلقها عبر العجلات الأمامية لسيارة صغيرة كهذه |
Manganez yumruları olan bunun gibi küçük kayalar derin deniz tabanının büyük bir kısmına saçılmıştır. | Open Subtitles | عُقيدات المنجنيز. صخور صغيرة كهذه كانت مُتناثرة على أغلب قاع البحر. |
Ama bunun gibi küçük fırtınalarda çatıdan sorunsuzca geçecektir. | Open Subtitles | ,لكن عاصفة صغيرة كهذه من السقف سيكون جيداً |
Yiyecek genellikle bunun gibi küçük bahçelerde yetişiyor. | Open Subtitles | الطعام يزرع في الغالب في حدائق صغيرة مثل هذه أنت تعلم؟ |
Biliyor musun, bu mükemmel bir ayrıntı bunun gibi küçük şeyler. | Open Subtitles | إنها أشياء رائعة, أتعلم ؟ أشياء صغيرة مثل هذه |
bunun gibi küçük bir şehirde saklanamazsın. Bill? | Open Subtitles | لا يمكنك الإختباء في بلدة صغيرة كهذه |
bunun gibi küçük bir kasabada insanlar birbirini tanır. | Open Subtitles | الناس تعرف بعضها في بلدات صغيرة كهذه |
bunun gibi küçük bir şehirde saklanamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك الإختباء في بلدة صغيرة كهذه (بيل)؟ |
Sıkıştırarak, bunun gibi küçük bir parça kaya elde edersiniz. | Open Subtitles | وسحقها لتكوين صخرة صغيرة كهذه |
bunun gibi küçük bir kirpi balığı, 30 tane insanı öldürmeye yetecek kadar toksine sahiptir. | Open Subtitles | سمكة بخاخة صغيرة مثل هذه تمتلك السم الكافي لقتل 30 شخصا |