Ama ben aşka inanıyorum ve birinin hemcinsini sevdiği için cehenneme gideceğini söyleyemezsin. | Open Subtitles | لكنني مؤمنة بالحب وغير مؤمنة بقول أن شخص سيذهب للجحيم لكونه شاذ. |
Videoda ona bir şey veriyordun. cehenneme gideceğini söylüyordun. | Open Subtitles | سلمته شيئًا في ذلك المقطع قلت له أنه سيذهب للجحيم |
Ben kimsenin cehenneme gideceğini falan düşünmüyorum. | Open Subtitles | انتظري. لا أظن أن أي أحد سيذهب للجحيم. |
Ama şu tanıştığım İncil adamı cehenneme gideceğini söylüyor. | Open Subtitles | لكن رجل الدين الذي أعرفه هذا يقول أنك ستذهب للجحيم. |
Senin cehenneme gideceğini söylüyor, cennete değil. | Open Subtitles | يقول أنكَ ستذهب للجحيم لا الجنة. |
Papaz cehenneme gideceğini söyledi. | Open Subtitles | قال القسيس أنه سيذهب للجحيم |
Birbirlerine bağırıyorlardı. Bill, Adam'a cehenneme gideceğini söylüyordu. | Open Subtitles | (يصرخان على بعض و(بيل) يقول لـ(آدم أنه سيذهب للجحيم |
Ve cehenneme gideceğini söylemiş. | Open Subtitles | "ويقول بأنه سيذهب للجحيم" |