Bir alanda hareket ediyorlar... ...ve küçük coğrafi bir bölgede yeni gelenekler tanıtmayı deniyorlar. | TED | فينتقلا إلى منطقة ويحاولا ابتداع تقليد جديد في مساحة جغرافية صغيرة |
Morlar tweetler. Yeşiller coğrafi yerler. | TED | البنفسجى تغريدات، الأخضر مواقع جغرافية. |
coğrafi profili tamamlamak için gereken 3. nokta o benzinlikti. | Open Subtitles | محطةلوقود هي النقطة الثالثة التي احتجت لأن أكمل الوصف الجغرافي |
Ardından, coğrafi konumu ve zamanı bilerek, bu cümleyi yazan kişinin bulunduğu yerdeki havayı bile keşfedebiliriz. | TED | بعد ذلك، بمعرفة المكان الجغرافي والزمن، يمكننا أيضاً معرفة الطقس عندما كتب ذلك الشخص الجملة. |
İstismarcılar internet sitelerindeki kullanıcı sözleşmelerini okumuyor ve içerik coğrafi sınırları umursamıyor. | TED | لا يقرأ هؤلاء المعتدون اتفاقيات المستخدم للمواقع، والمُحتوى لا يحترم الحدود الجغرافية. |
Bu yolculukları coğrafi bir değişimden ziyade dilsel bir değişim olarak yaşadım. | TED | اختبرت تجربة الانتقال, ليس بقدر كونه تحول جغرافي من كونه تحول لغوي. |
Yani mecazi anlamda. Çünkü coğrafi anlamda hastanenin köşesindeki bir kahve evi muhtemelen gidebileceğin en uzak yer değildir. | Open Subtitles | مجازياً لٔانه جغرافياً المقهى بجوار المستشفى |
Ve sonra, bu tartışmanın, benim çevremde coğrafi sınırlar çizdiğini düşündüm. | TED | وبعدها بدأ هذا النقاش برسم حدود جغرافية حولي |
Eğer çatışmalar sınırlara bağlı ise, bunlar tamamen dijital, coğrafi sınırlar değil. | TED | إن كانت هنالك اليوم قيود للصراعات، فهي قيودٌ رقمية وليست جغرافية. |
O zaman da aynı şekilde coğrafi açıdan ayrışmıştı - tıpkı bugünkü gibi - ve ABD tarihinde çoğunlukla bu şekildeydi. | TED | كان يحددها جغرافية المكان قديمًا بنفس الطريقة المخيفة تقريبًا كما هي اليوم، وكانت كذلك معظم الوقت طوال تاريخ أمريكا. |
Tüm veriler coğrafi bilgilerle etiketlenebilir ve kolay bir görüş ve analiz için online-haritaların içine yerleştirilebilir. | TED | كل هذه البيانات ستكون مرفقة بمعلومات جغرافية ومجمعة في خرائط عبر الإنترنت ، بهدف تسهيل العرض و التحليل. |
Son olarak, bulunulan yerin, duygu ifadelerinin coğrafi dağılımını gösteren bir harita üzerinde, duyguların yerlerini değiştirmelerine yol açtığını görüyoruz. | TED | أخيراً، يسبب المكان تحريك المشاعر لأوضاعهم في خارطة العالم مظهرة التوزيع الجغرافي للمشاعر. |
Bunların bazıları coğrafi zorluklara rağmen, problemler üzerinde çalışmak için haftada bir buluşan fiziksel gruplardı. | TED | بعض هذه المجموعات كانت للدراسة معاً عبر التوزيع الجغرافي لتواجدهم ويلتقون بصورة أسبوعية للعمل على حل المسائل. |
Ve hatta daha da iyisi, onu kontrol etmek için, robotla aynı coğrafi konumda bulunmak zorunda değilsiniz. | TED | وماهو أجمل، بأنه ليس من الضروري بأن تكون في نفس المكان الجغرافي للروبت لتتحكم به. |
Ama Silah Deneme Sahası'nın önemi stratejik coğrafi değerlerinin çok ötesindedir. | Open Subtitles | لكن إثبات أهميّة تلك الأراضي أكثر عمقا من قيمتها الجغرافية الإستراتيجية |
Kamusal alan bize yalnızca coğrafi olarak nerede olduğumuzu değil, aynı zamanda kültürel olarak da nerede olduğumuzu, | TED | المجال العام لا يبلغنا فقط ما نحن فيه من الناحية الجغرافية ، ولكن يبلغنا أين نحن في ثقافتنا. |
Bu yüzden üçüncü bir alternatif üretebileceğimizi düşündük ve yaklaşımımız coğrafi tehditlere karşı coğrafi yanıtlar olmasıydı. | TED | لهذا، اعتقدنا أنّه كان علينا الإتيانُ ببديل ثالث. وكان نهجُنا في معالجة التهديدات الجغرافية اتّباعُ حلول جغرافيةٍ. |
BM felaket bölgelerinde bunu coğrafi etiketleme için kullanıyor, böylece yardımı tam doğru yere götürebilecekler. | TED | تستخدمه الأمم المتحدة لوضع وسم جغرافي على الصور في مناطق الكوارث لتقديم المساعدة في المكان الصحيح بالضبط. |
Nijeryalı bir Amerikan olarak "Afrikalı" teriminin normal bir coğrafi konum gösterici yerine aşağılayıcı bir terim olduğunu biliyorum. | TED | كأمريكي نيجيري، أعلم كم هو سهل أن ينتقل مصطلح "أفريقي" من كونه مجرد وصف جغرافي صِرف إلى مصطلح قدحي. |
Yani, coğrafi olarak içinde bulunduğu ülkenin kepenk kapattıran mevzuatlarından bağımsız bir eyalet istiyorum. | Open Subtitles | ولاية ملكية منيعة ضد التعليمات القاتلة للعمل من الدولة الموجودة بها جغرافياً |
Mumyalar büyük bilgi kaynağıdır,... coğrafi olarak çok az... ve geçmişte sınırlı sayıda olduklarını saymazsak. | TED | ،تشكل المومياءات مصدرا كبيرا للمعلومات إلا أنها محدودة جغرافيا .ومحدودة في الزمان كذلك |
Yani harita coğrafi olarak doğru ama pek kullanışlı değildi. | TED | لذلك كانت الخريطة دقيقة جغرافيًا لكن ربما لم تكن مفيدة. |
Galiba 2016 yılında bu coğrafi hiyerarşi paramparça oldu. | TED | أعتقد أنه في العام 2016، تحطمت تلك الجغرافيا الهرمية إلى قطع. |
Duygusal rahatsızlığı katliamının coğrafi örüntüsünde kendini gösteriyor. | Open Subtitles | اضطرابها العاطفى يبدو انه يظهر فى النمط الجيغرافى لمرحها |