Başımdaki döküntü ancak üç gün sonra geçti. | Open Subtitles | ذهب الطفح الذي في رأسي بعد ثلاث أيام من الراحة |
Kadın bir doktor, döküntü falan yaşamamış. Bu delilik. | Open Subtitles | هذه الطتورة قالت بانه لا يوجد شئ لديها الا بعض الطفح |
Aynı zamanda döküntü ve karaciğer hasarı olarak da bilinir. | Open Subtitles | بمعنى آخر طفح جلديّ وقصور بالكبد هذا مدهش |
Ayrıca göğsünüzde döküntü ve kasık bölgenizde lezyonlar var. | Open Subtitles | لديك أيضاً طفح جلدي على صدرك وتقرحات على أعضائك التناسلية |
Umalım ki Thor gibi onlar da bu geminin döküntü olduğunu düşünsünler. | Open Subtitles | أأمل أنهم يتفقون مع ثور ويعتقدون أن هذه السفينة قطعة خردة |
Çin malı bir döküntü bu. Sana benzinli olanlarından bir tane al demiştim, elektrikli Çin malı çöplerden değil! | Open Subtitles | إنها خردة مصنوعة في الصين أخبرتك أن تجلب منشارّا يعمل بالبنزين، |
Hoş bir döküntü yığını,evlat. | Open Subtitles | انها اكثر كومه خرده بديعه حصلت عليها يا بنى |
Akciğerler, döküntü ve şimdi de şiddetli R-R değişkenliği. | Open Subtitles | الرئات الطفح و الان التباين في تخطيط القلب |
döküntü ve şişlik, ikisi de strese bağlı... | Open Subtitles | الطفح الجلدي و التورم كليهما متربط بالاجهاد.. |
Sırtında alerji testi yaptık. Sırtında döküntü oldu. | Open Subtitles | قمنا بكشف للحساسية وصل الطفح لظهرها |
Sırtında alerji testi yaptık. Sırtında döküntü oldu. | Open Subtitles | قمنا بكشف للحساسية وصل الطفح لظهرها |
Kol altındaki döküntü çiçek hastalığı olmadığını gösterir. | Open Subtitles | الطفح أسفل الإبط يعني أنّه ليس الجُدَري |
Sonra bugün o tuhaf döküntü başladı. | Open Subtitles | وبعدها اليوم أصيب بهذا الطفح الغريب. |
Ve bazı hastalarda kaşıntısız döküntü... oluyor. | Open Subtitles | وبعض المرضى يصابون بطفح جلدي بدون حكه او طفح جلدي الذي لا يدعو للحك |
Üzgünüm, cildinizde döküntü yapabilir. Bir iki güne geçer. | Open Subtitles | آسف، ربّما سينتج عن ذلك طفح جلدي لكنه سيزول خلال يوم |
Glukagonoma olamaz, çünkü cildinde döküntü yok. | Open Subtitles | ليس خلل بالجلوكوز لأنه لا يوجد طفح |
Ateş, döküntü, bulantı, ve ileri safhalarda sol elde titreme. | Open Subtitles | حمي، طفح جلدي، غثيان و في المراحل المتأخرة... رعشة في اليد اليسري |
Bir köşede eski bir piyano vardı, şu döküntü. | Open Subtitles | كان هنالك بيانو خردة في الزاوية |
Muhtemelen döküntü şeyler ve ben meşgul biriyim. | Open Subtitles | أعنى أنها خردة و أنا شخص مشغول |
Bit pazarından bir döküntü işte. | Open Subtitles | إنّها قطعة خردة من الأسواق الرّخيصة. |
Kısmen araba demiştin döküntü dememiştin, baba. | Open Subtitles | انت قلت انها نصف سياره وليست نصف قطعه خرده |
Hem bu döküntü tabloların hemde "The Daily Planet"in sahibi. | Open Subtitles | يمتلك أولئك الصحف الشعبية الفاسدة كلا: وThedaily Planet. |