Kendi başlarına çalışabilmeliler çünkü derin düşüncelere o şekilde ulaşabilirler. | TED | عليهم أن يتعلموا كيفية العمل بصورة فردية لأن هذا جزء من مصدر الأفكار العميقة. |
Tüm o güzel düşüncelere benim ilham olduğumu sanıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أظن أننى مصدر إلهام لكل هذه الأفكار الجميلة |
Karanlık düşüncelere sahip olmakla tehlikeli olmak arasında büyük fark vardır. | Open Subtitles | تفكير الأفكار السوداء هي . بعيدةٌ كل البُعد عن أن يكون خطيراً |
Ne kadar bu düşüncelere direnmeye çalışırsa çalışsın onları aklından bir türlü çıkaramadı. | Open Subtitles | و بقدر ما حاولت أن تقاوم هذه الأفكار لم تستطع أن تخرجها من رأسها |
Ve şimdi ona veda et, tüm kötü anılara, tüm düşüncelere. | Open Subtitles | وودعيه الآن وكل الذكريات السيئة وكل الأفكار |
Garip düşüncelere sahip olan ve hantal ayakkabılarını bağlayıp kanlı bir ava çıkan yaratık. | Open Subtitles | ذو الأفكار المجنونة و الأحذية الخرقاء التي تنتثني مع الأغصان عائدة الى العمل الدموي مع الصيد |
Düşüncelerim bazen kafamı karıştırıyor sanki orman içime köklerini salmaya başlıyor ve kafam eski, ebedi düşüncelere dalıyor. | Open Subtitles | أحيانا كانت أفكاري تشوشني عقلي عادت اليه تلك الأفكار القديمة |
Yalnız kaldığımda gerçekten kötü düşüncelere kapılıyorum. | Open Subtitles | تراودني بالفعل بعض الأفكار السيئة عندما أكون بمفردي. |
Şu anda art arda çok boktan düşüncelere kapıldım. | Open Subtitles | هذه مجموعة كبيرة من الأفكار المروعة واحدة تلو الأخرى |
Tüm bu düşüncelere annemle babamı kattığımdan gıcık alıyorum. | Open Subtitles | وأكره أنني ألصقت كل تلك الأفكار بأمي وأبي، |
- Evet, ama vazgeçersin falan diye paranoyak düşüncelere kapıldım. | Open Subtitles | نعم فقط بعض الأفكار التي تجعلني أرتاب كأن لماذا أوقفت جمع أغراضك فعلا ؟ |
Eğer böyle yıkıcı düşüncelere sahipsen... | Open Subtitles | المعالج : إذا كنتِ تواجهين الأفكار الهدامة |
Eğer böyle yıkıcı düşüncelere sahipsen... | Open Subtitles | المعالج : إذا كنتِ تواجهين الأفكار الهدامة .. |
Çevremizdeki ufacık bir ses arda arda gelen düşüncelere duygulara ve beyinde imajlara neden oluyor. | Open Subtitles | بحيث أنَّ أي تغيير في الهواء من حولنا يؤدي لسلسة من الأفكار و الأحاسيس و الصور في دماغك. |
Bu tarz düşüncelere kapıldığım için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة حتى للسماح لنفسي لأمتلاك هذه الأفكار |
Yahudi birini istiyordum, kültürümüz hakkında aynı geçmişe ve düşüncelere sahip ama her Cuma ve Cumartesi beni sinagoga gitmeye zorlamayacak olan birini arıyordum. | TED | أريد شخصا يــهوديا، أنا أبحث عن شخص له نفس المرجعية و الأفكار في ثقافتنا، لكن لم أكن لأرغم نفسي للذهاب للكنيس كل سبت و أحد. |
Bu lensler aracılığıyla hatalara, fikir değişikliklerine, toyluklara, sansürsüz düşüncelere, insanın hayal gücünün kusurlarına tanıklık ediyoruz. Ki bu kutsallaşmış eşyaları ve onların yazarlarını daha gerçekçi kılarak tarihi bize daha yakın bir hale sokuyor. | TED | من خلال تلك العدسات شهدنا الأخطاء وتغييرات الرأي السذاجة، الأفكار غير الخاضعة للرقابة قصور المخيلة البشرية التي تسمح لهذه الموضوعات المقدسة ولكتابها أن تصبح أكثر واقعية، وتجعل التاريخ أقرب إلينا. |
Bir kriz oluştuğunda eylemler, etrafa yayılmış düşüncelere bağlıdır. | Open Subtitles | "عندما تقع الأزمة" "تستند القرارات المتخذه على الأفكار الممهدة لها" |
Harika düşüncelere dalayım. | Open Subtitles | دعني أغوص في هذه الأفكار الرائعة |
Aynı anılara, aynı düşüncelere sahibim. | Open Subtitles | نفس الذكريات و نفس الأفكار نفس كل شيء |