Yolcu listesine göre boş bir koltuk vardı ama biz öyle düşünmüyoruz. | Open Subtitles | قائمه الركاب تقول ان هناك مقعد فارغ و لكننا لا نعتقد هذا |
Yolcu listesine göre boş bir koltuk vardı ama biz öyle düşünmüyoruz. | Open Subtitles | قائمه الركاب تقول ان هناك مقعد فارغ و لكننا لا نعتقد هذا |
Çünkü asla kimsenin üstünde ya da altında olduğumuzu düşünmüyoruz. | Open Subtitles | لأننا لا نعتقد أننا أعلى ، أو أقل من فرد |
Yeni bir dalganın geleceğini düşünmüyoruz. | TED | لا نظن أن هناك موجة أخرى قادمة في الحال |
John hakkında artık düşünmüyoruz bile. Tümüyle Mary'ye odaklandık. | TED | نحن لا نفكر حتى في جون. أنه مُركز تماماً على ماري. |
Hanımefendi, şu noktada cenazeyi kimseye vermeyi düşünmüyoruz. | Open Subtitles | سيدتي، في هذه المرحلة لا نخطط لتسريح بقاياه لأي أحد |
Gençliğin pornografi izlemesi gerektiğini düşünmüyoruz. | TED | نحن لا نعتقد أن المراهقين يجب ألاّ يشاهدوا الإباحية. |
Başka türlü de olabileceğini düşünmüyoruz. | Open Subtitles | لا نعتقد أننا يمكن أن نفعل أي شيء بأي طريقة أخرى |
Onun, bilerek katılmış olduğunu düşünmüyoruz ancak bu sabah nerede bulunacağınızı birilerine söylediğini düşünüyoruz ve bilgilerini ya da kimliklerini açıklamayı reddediyor. | Open Subtitles | لا نظن أن لديه مشاركة فعلية ولكننا نعتقد أنه كان يخبر المعلومات ,الخاصة بأمور هذا الصباح لشخصٍ ما |
Baba, seni seviyoruz, ama dünyanın sonunun geldiğini düşünmüyoruz. | Open Subtitles | نحن نحبك يا أبي ولكننا لا نعتقد أن نهاية العالم ستحل بعد |
Onu izliyoruz. İnsan olduğunu düşünmüyoruz. Onu izliyoruz. | Open Subtitles | نحن نتعقّبه، مع ذلك لا نعتقد بأنه كأن بشري |
Sadece, şu anda çocuklarla olman için uygun bir vakit olduğunu düşünmüyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد أن هذا قد لا يكون أفضل وقت بالنسبة لك عند الأطفال |
Biz öyle düşünmüyoruz. Bizim yasamız dönörün kendi rızası. | Open Subtitles | لا نعتقد ذلك، نحن نعتقد أن القانون يعتبر ذلك إفتراضية الموافقة. |
Dünya'nın 2 milyon yıl önceki fotoğrafına bakarsanız, insanlığa dair hiç bir bulgu yoktur; çünkü o zamanlarda insanların olduğunu düşünmüyoruz. | TED | اذا أخذت صورة للإرض قبل مليونين سنة لن يكون هناك أي دليل على وجود البشر اطلاقا، لإنه كما نظن لم يوجد البشر بعد. |
Şöyle ki, bu hareketin bizi çok mutlu etti ama gaydanın düğünümüze uygun olacağını düşünmüyoruz. | Open Subtitles | المهمّ هو أننا نقدر لك هذه البادرة لكن لا نظن أن المزمار ملائم لزفافنا |
bunun hakkında fazla düşünmüyoruz ve ne yazık ki bence aslında binalarımız hakkında bile yapmamız gerektiği kadar düşünmüyoruz. | TED | نحن لا نفكر في ذلك كثيراً، وللأسف، وفي الحقيقة نحن لا نفكر حتى في المباني كما يجب. |
Yani biz bu konuyu düşünmüyoruz, ama düşündüklerini sandığımız tüm o insanlar da düşünmüyorlar. | TED | إذا نحن لا نفكر حيال هذا الأمر، بل أن الناس الذين نتخيل أنهم يفكرون فيه هم لا يولون الأمر اهتمامًا حتى. |
Pekala. Demek daha global düşünmüyoruz. Peki niye? | Open Subtitles | حسناً,نحن لا نفكر علي المستوي العالمي بعد , لكن لماذا نحن كذلك؟ |
O burada doğdu, burada yaşıyoruz, buradan ayrılmayı da düşünmüyoruz. | Open Subtitles | لقد ولدت هنا ونحن نعيش هنا ولم نخطط للرحيل |
Evet ama Eloise'i onun öldürdüğünü düşünmüyoruz. | Open Subtitles | أجل، لكننا لا نشتبه في أنه قاتل (إلويز). |
Siz odadayken seks yapmayı düşünmüyoruz. | Open Subtitles | نحن لا ننوي أن نمارس الجنس معكم في الغرفة |
Bu adam JWICS üzerinde çalışıyordu ve bu içeriği yönlendirme protokolüne göndermeyi bildiğini düşünmüyoruz. | Open Subtitles | الشخص كان يعمل على "جويكس" ولا نظنه يمتلك القدرة على نقل المحتويات إلى شبكة النقل. |
Şu anda babanızın ameliyata ihtiyacı olduğunu düşünmüyoruz. | Open Subtitles | لا نتوقع أن والدك بحاجة لعملية بهذه المرحله |