Onunla ilgilenmezseniz, kendinizi, onun hayatını şekillendiren durumları düşünmek için gereken manevi yükümlülüğe sahipmiş gibi görmek zorunda olmazsınız. | TED | وإذا كنتم لا تهتمون به، لا ينبغي عليكم أن تشعروا بوجود التزام أخلاقي للتفكير حول الظروف التي شكلت حياته. |
Ben, düşünmek için zaman istiyordum, sen ise sürekli birşeyler isteyip duruyordun. | Open Subtitles | أنا تعوّدت أن يكون لدي وقت للتفكير وأنت فقط تريدين وتريدين وتريدين. |
16 yaşında verdiğin bir karar hakkında düşünmek için yeterince uzun bir süre. | Open Subtitles | سنتين لا يزال وقتاً طويلاً للتفكير بقرار إتّخذته عندما كنتِ في الـ 16. |
Rohit, düşünmek için zamana ihtiyacım var, bence senin de olmalı. | Open Subtitles | روهيت , أنا بحاجة لبعض الوقت لأفكر وأنت بحاجة إليه أيضا |
Belki temsilcinizin önerisini önemsemelisiniz, cevabınız üzerinde düşünmek için ek zaman alın. | Open Subtitles | ربما يجب أن تتبع نصيحة محاميتك خذ وقتاً إضافياً لتفكر في ردك |
düşünmek için zamana ihtiyacım var. Parayı şıp diye elde edemem. | Open Subtitles | احتاج الوقت لافكر لا يمكنني جلب المال هكذا |
Hapishanede cevapları düşünmek için çok vaktin olacak. Tamam mı? | Open Subtitles | سيكون لديّك الكثير من الوقت للتفكير حول أجوبتك في السجن. |
O sürede Tanrı'nın beni neden almadığını düşünmek için epey vaktim oldu. | Open Subtitles | بينهما كان لي الكثير من الوقت للتفكير والتساؤل لماذا تركني الله أعيش |
Bunu düşünmek için bir kalp atışından daha fazlam var mıydı? | Open Subtitles | هل ممكن أن يكون لديّ أكثر من دقة قلب للتفكير بها؟ |
Bir şansımız var, gidip oranın geleceğinin dünyaya açık olduğunu düşünmek için. | TED | لدينا فرصة للتفكير بالمستقبل كشيء منفتح على العالم. |
Bazı önerilerim olabilirdi-- Tanrıyı düşünmek için muhtemel yeni yollar | TED | كان لدي بعض الاقتراحات, اقتراحات عن طرق جديدة للتفكير في الرب. |
Bu nedenle bana düşünmek için ilham veren, şey, rastgele bir text bulmak için bu düşünceyi kullanırsanız anlamlı bir metinden, ama gerçek anlamı bularak hayatı yapan biyo moleküler biyoloji ile | TED | وذلك الهمني للتفكير في الامر حسناً, اذا حاولت استخدام هذه الفكرة وبدلاً اكتشاف النص العشوائي من النص ذي المعنى بدلاً من ذلك نكتشف ان هُناك معنى في الجزيئات الحيوية التي تُشكل الحياة |
Özür dilerim Daha iyisini düşünmek için yeterince zamanım yoktu. | Open Subtitles | أنا آسف، لم يكن لدي وقت لأفكر في خطة أفضل |
Ve bu düşünmek için belki bencilce, ama bu yetiştirildiğim düşünce tarzı. | TED | و ربما هذا امرا أنانيا لأفكر فيه, و لكن هذا ما تربيت عليه |
Bana düşünmek için 24 saat verebilir misiniz? Tabii. | Open Subtitles | أتسائل هل يمكنك أن تمهلني يوماً كاملاً لأفكر في الأمر؟ |
Belki temsilcinizin önerisini önemsemelisiniz, cevabınız üzerinde düşünmek için ek zaman alın. | Open Subtitles | ربما يجب أن تتبع نصيحة محاميتك خذ وقتاً إضافياً لتفكر في ردك |
Neden burada olduğunuzu düşünmek için 8 saatin 54 dakikanız var. | Open Subtitles | لديك بالضبط . ثمان ساعات و خمس و أربعين دقيقة لتفكر لماذا أنت هنا |
Neyse, yapmak üzere olduğum işin ciddiyetini düşünmek için duraksadıktan sonra ve işimi yaptıktan sonra, görevimi yerine getiririm. | Open Subtitles | علي اية حال ، بعد ان اتوقف لافكر بمدي اهمية مالذي اقوم به وفقط بعد ان اقوم بهذا ، اتسائل هل يمكنني الاستمرار؟ |
Bunu düşünmek için 10 yılı vardı. Neden fikrini şimdi değiştirdi? | Open Subtitles | كان لديه 10 أعوام ليفكر في هذا لمَ هذا التغيير المفاجيء؟ |
düşünmek için biraz vakte ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا فقط أحتاج لبعض الوقت لكي أفكر ، حقاً أحتاج فقط لبعض الوقت |
O halde, burada olduğumu öğreneceklerini düşünmek için bir sebep yok. | Open Subtitles | إذن، ليس هناك سبب أبدا للإعتقاد بأنهما سيكتشفان أمري |
Mesaja cevap veremediğim için özür dilerim. düşünmek için zamana ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | اُنظر، أنا آسفة لأنّني لم أتصل بك، احتجت بعض الوقت لأفكّر فحسب. |
Yani, kendimizi bu tür durumlardan önce düşünmek için eğitmeliyiz. | TED | لذلك نحتاج لتدريب أنفسنا على التفكير المسبق فى مثل هذه المواقف |
Şimdi bu zamanı geleceğimizi düşünmek için kullanmak zorundayız. | Open Subtitles | الآن يجب علينا أن نستغل هذا الوقت لكي نفكر بمستقبلنا |
Böyle düşünmek için önce zengin olman gerek. | Open Subtitles | ينبغى أن تكون غنيا فى الأصل لكى تفكر بهذه الطريقه |
Dolayısıyla, başka bir gezegende hayat bulmak kolay bir iş değil ve biz bunun üzerinde düşünmek için çok fazla zaman harcıyoruz. | TED | لذا ، إيجاد الحياة على كوكبٍ آخر ليست مهمةً سهلة ونمضي الكثير من الوقت في التفكير في ذلك. |
Olanları düşünmek için biraz vakte ihtiyacı var. Hepsi bu! | Open Subtitles | إنها تحتاج لوقت فقط كي تفكر في الأمور بطريقة صحيحة |
- Bazen düşünmek için gelirim ya da sorunları çözmek için. | Open Subtitles | - بعض الأحيان آتي إلى هنا لأفكر أو لأحل بعض المشاكل |
- Muhtemelen biraz düşünmek için zaman istersin - seni seviyorum. | Open Subtitles | أنتي على الأرجح تريدين بعض الوقت لتفكري به أنني أحبك |