| Evet. Dedemin eski şehirde bir saat dükkanı vardı. | Open Subtitles | نعم ، جدي لديه متجر ساعات في المدينة القديمة |
| Chesterfield'de küçük bir ayakkabı dükkanı vardı. | Open Subtitles | كان لديه متجر الأحذية قليلا صارمة ضد تشيسترفيلد. |
| Rehin dükkanı vardı. | Open Subtitles | لطالما كان أبي يقول ذلك، كان يمتلك محل رهونات. |
| Babam hep böyle derdi. Rehin dükkanı vardı. | Open Subtitles | لطالما كان أبي يقول ذلك، كان يمتلك محل رهونات. |
| Batı Huron'da ikinci el beyaz eşya dükkânı vardı. | Open Subtitles | يملك محل أدوات كهربائية على شارع (هيورن) الغربي |
| Doğru ya. Cleveland'ın meze dükkânı vardı. | Open Subtitles | هذا صحيح (كليفلاند) كان يملك محل أطعمة سريعة |
| Sen büyürken, büyükbabanın bir tütün dükkanı vardı, değil mi? Kasabada. | Open Subtitles | كان جدك يملك متجر تبغ وأنت تكبر في البلدة، أليس كذلك؟ |
| Küçük bir ayakkabı dükkanı vardı. Hiç paramız yoktu. | Open Subtitles | كان لديه محل أحذية صغير ولم يكن لدينا أي مال |
| Licio Gelli'nin Hristiyan Demokratlar'ın Genel Merkezi'nin yakınında bir yatak dükkanı vardı. | Open Subtitles | (ليتشيو جيلي)كان لديه متجر للأفرشة قرب مقر الحزب الديمقراطي المسيحي |
| Kuzey Lamon'da likör dükkânı vardı. | Open Subtitles | يملك محل نبيذ على شارع (لامون) الشمالي |
| Onun donat dükkanı vardı. | Open Subtitles | ولقد كان لديه محل إعداد كعك |
| Bir çicek dükkanı vardı. | Open Subtitles | كان لديه محل ازهار |