| Dün sabah gitmek için ısrar etti, sanki bir şeyler canını sıkıyordu. | Open Subtitles | صباح أمس أصرّت على المغادرة و كأنها كانت قلقة بشأن أمرٍ ما |
| Polis, Dancik'in Dün sabah annesini ziyarete hastaneye gittiğini doğruladı. | Open Subtitles | تحققت الشرطة مع الزّوجة من زيارته لوالدته بالمستشفى صباح أمس. |
| Dün sabah Salt Lake City yakınında bir arabada bir serserinin cesedi bulundu. | Open Subtitles | صباح أمس عثرنا على جثة عابر "في تحويلة بالقرب من مدينة "سولت لايك |
| Dün sabah gerçekleşen saldırı Fransa'nın onuruna leke sürmemiştir. | Open Subtitles | هجوم صباح الأمس ليس وصمة عار على شرف فرنسا |
| Şimdi ben Dün sabah tam olarak neler olduğunu anlatmak istiyorum. | Open Subtitles | والآن اريدك أن تصف بالضبط ما حدث صباح الأمس |
| - Dün sabah... - 48.3 mil ama 29.2 mil gösteriyordu.. numaraları eklediğimizde... | Open Subtitles | صباح البارحة كان الرقم 48.3 ميلاً ولكنه أصبح 29.2 عندما أضفنا أرقام الجنوب |
| Dün sabah şu bankamatiğin civarında bulunduğunuzu biliyoruz. | Open Subtitles | نَعْرفُ بأنّك كُنْتَ مدينةَ صباح أمس في هذه مكائن سحب النقودِ. |
| Dün sabah uyandım... ve sen yanımda hala uyuyordun... ve çılgına döndüm çünkü herşey çok yeni ve farklıydı. | Open Subtitles | أستيقظت صباح أمس وأنتِ نائمة بجواري كنت خائف لأن كلّ شيء جديد ومختلف |
| Doktor Dün sabah huzur içinde öldüğünü söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت الطبيبة أنها توفيت بسلام صباح أمس |
| Elle, Dün sabah Mark vurulduğu sırada ikinizin kahvaltı yaptığını söylemişti. | Open Subtitles | قال إيلي أنها وكنت قد تناول وجبة الافطار صباح أمس عندما أطلقت النار علامة. |
| Bir baba ve on yaşındaki oğlu, Dün sabah çocukların oyun oynadığı bu alanda bir insan kolu bularak, dehşet verici bir keşif yaptılar. | Open Subtitles | قدّم أبّ وإبنه بعمر عشر سنوات إكتشاف مرعب هنا صباح أمس. عندما وجدوا ذراع إنسان، في مكان لعب الأطفال أحياناً. |
| Hanımefendi, Dün sabah 6:00-9:00 arası nerede olduğunuzu söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | هلا تقولين لي أين كنت صباح أمس بين السادسة و التاسعة صباحاً؟ |
| Dün sabah yürüyüşe çıkmıştım. | Open Subtitles | ذهبت لنزهة صباح أمس و أنزلقت في بعض الوحل ثم سقطت من فوق الوادي |
| Dün sabah da bu yüzden mi çimlerin üzerinde kendinden geçmiştin? | Open Subtitles | حقاً ؟ هل ذلك سبب فقدانكِ للوعي في الساحة صباح الأمس ؟ |
| Dün sabah inşaat alanındaki Owen. | Open Subtitles | أوين الذي رأيته معكِ في موقع العمل صباح الأمس |
| Dün sabah neredeyse bir köpeği ezişini anlattı. | Open Subtitles | بأنها دعست كلباً, أو بالكاد دعسته صباح الأمس |
| Dün sabah, dava bittiğinde ilişkimiz de bitecek dedin. | Open Subtitles | قلتَ صباح الأمس بأنّ علاقتنا ستنتهي بانتهاء القضيّة |
| Sanırım Dün sabah katıldığın cenaze töreniyle bir ilgisi olmalı. | Open Subtitles | اظن ان لذلك له علاقة بالجنازة التي حضرتها صباح البارحة |
| Dün sabah 8:00 civarında öldürüldüğünü düşünüyoruz. | Open Subtitles | إننا نعتقد بأنه قد قتل في صباح البارحة في في حدود الثامنة أكنتَ في المنزل؟ |
| En son Dün sabah, her zamanki gibi alışverişe çıktı. | Open Subtitles | .. صباح البارحة , لقد كانت ذاهبة للتسوق كالعادة |
| O sekiz top Dün sabah şehrimizin duvarları içinde bulunmuştu. | Open Subtitles | البارحة صباحاً تم اكتشاف هذا المصاب داخل اسوار مديتنا |
| Dün sabah gelmiş. | Open Subtitles | هذا تسجيل من صباح يوم الأمس |
| Dün sabah senin olmadığın zaman içeriye girdiler. | Open Subtitles | لقد ذهبوا هناك في صباح الامس عندما كنت ذاهبا. |
| - Dün sabah bana geldi. Kavga ettik. Şimdi de bana ders veriyor. | Open Subtitles | قدم صباح يوم أمس وتشاجرنا، لذا فهو يحاول الآن إثبات وجهة نظر. |