Sonra kamyonette seni gördüm ve bana sarılıp her şeyin düzeleceğini söyledin. | Open Subtitles | ثم رأيتك بالشاحنة وضممتني بذراعيك وقلت أن كل شيء سيكون بخير |
Babam ilk hastalandığında her şeyin düzeleceğini düşündüm bunu atlatacaktı. | Open Subtitles | عندما مرض أبي لأول مرة ظننت بأن كل شئ سيكون بخير سوف يتخطاها |
Rüyamda bana geliyordun, bana sıkıca sarılıyordun, ve her şeyin düzeleceğini fısıldıyordun. | Open Subtitles | وحضتنتني بذراعيك, وهمست بأذني أن كل شيء سيكون بخير أن كل الأمور ستكون على أتم وجه |
Sizi anlıyorum. Nereden bildiğimi sorma ama işlerin düzeleceğini biliyorum. | Open Subtitles | أفهم هذا، ولا تسألوني كيف أعرف هذا، ولكن ستتحسن الأمور. |
Beslenme alışkanlığı bir kez değiştirirsen her şeyin kendiliğinden düzeleceğini mi söylüyorlar? | Open Subtitles | هل قالوا لك بأنك ستتحسن إذا توقفت عن ذلك؟ |
Orada oturup Noel şarkıcılarını dinlerken, Brian'a her şeyin bittiğini, sorunların düzeleceğini söylemek istedim. | Open Subtitles | وكما جلسنا هناك نستمع للمغنين رغبت بأن اقول لبراين أن الوضع انتهى وكل شيء سيكون على مايرام |
Bana her şeyin düzeleceğini söyleyip duruyorsun. | Open Subtitles | أنتي تستمرين بإخباري أن كل شئ سيكون بخير |
Onu her yerde takip edip yoluna çıkarak mı yoksa ona her şeyin düzeleceğini söyleyip teselli ederek mi? | Open Subtitles | صنع مشاكل بإتباعه ؟ أو إستمر بإخباره وكل شيء سيكون بخير مواساته هكذا ؟ |
Doktorlar düzeleceğini söylüyor. Beynindeki şişi kontrol altına aldıkları taktirde tabi. | Open Subtitles | الأطباء يقولون أنه سيكون بخير هذا إن استطاعوا أن |
Lütfen, yalvarırım... Ah, lütfen beni bırakmayın. Lütfen bana sarılıp her şeyin düzeleceğini söyleyin. | Open Subtitles | لا تبعدني عنك، إجعلني قريبة منك و إخبرني أن كل شيء سيكون بخير |
Beyin sarsıntısı geçirmiş ama hemşire düzeleceğini söyledi. | Open Subtitles | إنّه إرتجاج لكن الممرضة قالت أنّه سيكون بخير. |
Omurganın düzeleceğini söylüyorlar bu iyi haber, değil mi? | Open Subtitles | يقولون أن عمودك الفقري سيكون بخير هذا خبر جيد, أليس كذلك؟ |
Dediğim şu ki, tüm istediğim... bana sarılacak birisi... ve bana her şeyin düzeleceğini söyleyecek birisi. | Open Subtitles | مااقوله هو كل ما اريده حقا... شخصا يحتضننى... ويخبرنى ان كل شىء سيكون بخير |
Merak etme. Doktor herşeyin düzeleceğini söyledi. | Open Subtitles | لا تقلقي الطبيب قال كل شئ سيكون بخير |
Arkamdan iş çevirme ve kız arkadaşıma gidip benime sevişmezse hayatının düzeleceğini söyleme. | Open Subtitles | ولا تذهبي من وراء ظهري وتخبري صديقتي، أن الحياة ستتحسن لوامتنعتعن ممارسةالجنس. |
Dünyayı gerçekten tecrübe etmek istiyorsanız sürekli mantıklı olmaya çalışmayı bir kenara bırakmalı işlerin kendi kendine düzeleceğini ümit etmeyi kesmeli ve elinizdekinin kıymetini bilmelisiniz. | Open Subtitles | إن أردت أنت تجرب الحياة فعلاً سيتوجب عليك التوقف عن كونك واقعياً طيلة الوقت والأمل بأن الأمور ستتحسن |
Gerçekten her şeyin düzeleceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تظن أن الأمور ستتحسن هكذا من نفسها للأفضل؟ |
Ben bir şekilde düzeleceğini düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد بطريقه ما أن كل شىء سيكون على مايرام |
Tam olarak sayılmaz ama annem her şeyin düzeleceğini söyledi. | Open Subtitles | ليس تماماً ولكن امي اخبرتني ان كل شيء سيكون على مايرام |
Oh, Dick ...herşeyin düzeleceğini bilmek çok güzel birşey. | Open Subtitles | ديك ... من اللطيف أن أعرف أن كل شىء سيكون على مايرام |