"düzeltmeye" - Traduction Turc en Arabe

    • إصلاح
        
    • تصحيح
        
    • إصلاحه
        
    • اصلاح
        
    • لإصلاح
        
    • تحسين
        
    • إصلاحها
        
    • أصلح
        
    • يصحح
        
    • لتصحيح
        
    • التعويض
        
    • اصلاحه
        
    • تصويب
        
    • لأصلح
        
    • تصحيحه
        
    Bozuk olmayan bir şeyi çaresizce düzeltmeye çalışmaları çok trajik. Open Subtitles مأساة أن يحاولوا باستماتة إصلاح شيء ليس معطوبًا من الأصل
    Bu ilişkiyi düzeltmeye başlamak istiyorsan işte sana bir fırsat. Open Subtitles إذا كنت تريد حقا لبدء إصلاح هذه العلاقة، هنا فرصة.
    Bu istenmeyen durumu düzeltmeye çalışıyoruz. Open Subtitles بينما نحاول تصحيح هذه الظرف المؤسف للغاية
    Hadi ama, Jack, bu benim hatam. Bırak da düzeltmeye yardımcı olayım. Open Subtitles هيا يا جاك ، هذا خطأي إسمح لي أن أحاول إصلاحه
    Sonra yine bir dükkan açarız ve çocukların dişlerini düzeltmeye başlarız. Open Subtitles ومن ثم نفتتح عيادة ونبدأ في اصلاح اسنان الاطفال مرة اخرى
    Ne yapsak da ne kadar düzeltmeye çalışsak da geçmiş sürekli değişiyor. Open Subtitles الآن، كل ما نقوم به برغم محاولتنا لإصلاح الأمور التاريخ يتغير بإستمرار
    Şimdi, ne yaparsak yapalım, nasıl düzeltmeye çalışırsak çalışalım, geçmiş sürekli değişiyor. Open Subtitles الآن مهما كان ما نقوم به، مهما حاولنا إصلاح الأمور، فالتاريخ سيتغيّر
    Ne yapsak da ne kadar düzeltmeye çalışsak da geçmiş sürekli değişiyor. Open Subtitles الآن مهما كان ما نقوم به مهما، حاولنا إصلاح الأمور فالتاريخ سيتغيّر
    Ne yapsak da ne kadar düzeltmeye çalışsak da geçmiş sürekli değişiyor. Open Subtitles الآن مهما كان ما نقوم به، مهما حاولنا إصلاح الأمور، فالتاريخ سيتغيّر
    Şimdi ne yaparsak yapalım, nasıl düzeltmeye çalışsak da, tarih sürekli değişiyor. Open Subtitles الآن مهما كان ما نقوم به، مهما حاولنا إصلاح الأمور فالتاريخ سيتغيّر
    Ne yapsak da ne kadar düzeltmeye çalışsak da geçmiş sürekli değişiyor. Open Subtitles الآن مهما كان ما نقوم به مهما حاولنا إصلاح الأمور فالتاريخ سيتغيّر
    Bu şekilde insanların belgelerine ulaşarak yasayı çiğnediler belki evet, ama aynı zamanda o firmayı ürünlerini düzeltmeye zorladılar. TED بتطفلهم بهذا الشكل على ملفات الناس، نعم، لقد خرقوا القانون، لكنهم أيضاً أجبروا الشركة المصنعة على إصلاح منتجهم.
    Yeniden bir Bakire Meryem yaratarak insanlığı düzeltmeye çalışıyorsun. Open Subtitles لقد حاولت تصحيح البشرية عن طريق خلق مريم العذراء.
    Üzgün olduğunu, düzeltmeye çalıştığını ve seni bırakmalarını söyledim. Open Subtitles لقد أخبرتهم أن يطلقوا سراحك، لأنك نادم وتُريد تصحيح الأمور
    Router'lardan birinde sorun vardı. düzeltmeye çalışıyordum. Open Subtitles هناك مشكلة فى أحد الموجهات أنا أحاول إصلاحه
    Ne zaman düzeltmeye çalışsam, daha kötü oldu. Open Subtitles ,ذلك لأن كلما حاولت إصلاحه أصبح الامر أسوأ
    Eh, Selmak beni bazı ilişkileri düzeltmeye zorluyor. Open Subtitles حسنا سلماك يضغط على للعمل على اصلاح الامر
    Son birkaç saattir bu elbiseyi düzeltmeye ve temizlemeye çalışıyorum ve emin ol değişen birşey yok, Open Subtitles أنا لدي فقط عدة ساعات لإصلاح هذا الفستان و تنظيفه وأن أتأكد بأن لاشئ آخر سيحدث له
    Ama ruh halini düzeltmeye çalışıyorsan, sanırım benim seninle gelmem bu amacını engelleyebilir. Open Subtitles إلا أني افترض أنك تحاول تحسين نفسيتك ومع قدومي معك سيتدحض تلك الغاية.
    düzeltmeye çalışmadığım büyük kusurlarım olduğu için kusura bakma! Open Subtitles اعذريني لأنّني لديّ عيوب هائلة لا أعمل على إصلاحها
    Sonra işleri düzeltmeye çalışmalıyım diyorum daha iyi bir hayat, vesaire. Open Subtitles لكن أعتقد بأن علي أن أصلح بعض الأشياء لحياة أفضل فقط
    Belki bu hatayı düzeltmeye çalışıyordur. Open Subtitles لجريمة غير مرتبطة او انه مات ربما يحاول ان يصحح ذلك الخطأ
    Yani bunu geçmişte 2003' te keşfettikten sonra yapmamız gereken şey bunu düzeltmeye çalışmak için bir yol bulmaktır. TED ما نود القيام به بعد اكتشاف هذا في عام 2003 هو التوصل إلى وسيلة ما لتصحيح ذلك.
    Günahlarından dolayı tövbe etti, ve şimdi yaptığı hataları düzeltmeye çalışıyor. Open Subtitles لقد ندمت على خطاياها وتحاول التعويض عنها
    Onu düzeltmeye çalışıyoruz, tamam mı? Open Subtitles والآن الآن لم أعد كذلك ذلك ما نحاول اصلاحه, صحيح؟
    İyi birine kazık attığını ve bunu düzeltmeye çalıştığını söyledi.. Open Subtitles فقط انه استطاع إغواء شخص جيد وانه أراد تصويب الوضع
    Tüm bildiğim, Kira'ya gerçek bir anne olabilmek için her şeyi düzeltmeye çalıştığım. Open Subtitles كل ما أعلمه أني عدت لأصلح الأمور، لأكون أم حقيقية لـ"كيرا".
    Bir elektrik akışı oluşturarak bunu düzeltmeye çalışır. Open Subtitles و تحاول تصحيحه من خلال وجود تدفق للتيار الكهربائي.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus