Ama tarihteki bütün büyük şahsiyetler gibi, o da sadece düzgün içerikle anlaşılabilir. | Open Subtitles | لكن، مثل كل العظماء في التاريخ يمكن أن يفهم فقط في السياق الصحيح |
Omega-3'ü mikroalgler yapar, balıklar da sadece biyoyoğunlaşır. | TED | الطحالب جعلت اوميغا 3 تتركز أحيائيا فقط في الأسماك. |
En az altı balon saydım. O da sadece yatak odasında. | Open Subtitles | هناك على الأقل ستة بالونات هذا فقط في غرفة النوم |
Villa Marguerita'da sadece iki kural vardır. | Open Subtitles | كاترين, سيدى , هناك قانونان فقط فى فيلا مارجريتا |
Pakistan'da sadece babamla ikimiz vardık. | Open Subtitles | لقد كنت أنا و والدى فقط فى باكستان |
Sonuç olarak, vampirler geceleri gezmeye kurt adamlar da sadece dolunayda dönüşmeye başlamış. | Open Subtitles | "و كنتيجة لذلك؛ لا يمكن لـ(مصاصين الدماء)، التجوال سوى ليلاً." "و (المذؤوبين) لا يمكنهم التحول إلا تحت القمر في بدر التمام و حسب." |
5 Eylül 1976'da sadece bir tane ziyaret görünüyor. | Open Subtitles | , كانت هنالك زيارة واحدة فقط في الـ 5 من أكتوبر 1976 |
Ulusal Meteoroloji Servisi yapar, ...ve böyle bir ikazı da sadece, ...baca gibi bulutlar uçağın görüş mesafesini kapsıyorsa yaparlar. | Open Subtitles | ذلك يجب أن تكون خدمة الطقس الوطنيّة، ويفعلون، ذلك فقط في حال تلقيهم تقارير عن سحابات قمع |
Ya da sadece oturabiliriz. Bazen oturmak işe yarar. | Open Subtitles | أو ربّما عليكِ الجُلوس فقط في بعض الأحيان الجلوس يُساعد |
Ve bunun yerine, Arizona'da sadece çiftlerin gidebildiği ve teması "Yetmiş Yaşında Seksi" olan bir dinlenme tesisine gidiyorsundur. | Open Subtitles | وبدلا من ذلك .. سوف تذهبين إلى معتزل للأزواج فقط في " أريزونا " ـ وعنوان المعتزل " مثيرة جنسيا بعمر 70 " ـ |
Neyse ki o da sadece Avrupa'da var. | Open Subtitles | ولحسن الحظ انها موجودة فقط في اوروبا |
Bu marka kıyafetin Manhattan'da sadece iki sex-shop'ta satıldığını öğrendim. | Open Subtitles | لقد علٍمت بأن هذا النوع الخاص من الملابس "يباع في متجرين فقط في "منهاتن |
Nasıl oldu da sadece çeyrek milyon yılda, ve bu evrenin yaşının yüzde birinin binde biri demek, taşlardan silah yapmaktan uzay araçları inşa etmeye geçti? | Open Subtitles | وكيف كان ذلك فقط في ربع مليون سنة، ذلك جزء من الألف من الواحد في المائة من عمر الكون، ذهبت تلك الذرات من بناء أسلحة من الحجر |
Böylece kurtlar, sayıca az olsalar da, sadece Yellowstone Ulusal Parkı'nın, bu devasa toprağın, ekosistemini değiştirmekle kalmadılar aynı zamanda fiziksel coğrafyasını da dönüştürdüler. | TED | وهكذا، بدأت الذئاب، على قلة عددها،... ...في تحويل لا النظام البيئي فقط... ...في محمية يلوستون، هذه المساحة الهائلة من الأراضي،... ...بل أيضاً في تحويل طبيعتها الجغرافية المادية. |
Neyse ki, bu Alman ceza kanununda yer alıyor, yani kurala uyulmazsa, sanırım bir soruşturma gerekli oluyor ve Alman savcısı için bunu başlatmak çok uzun bir zamana mal oldu ve bunu da sadece Angela Merkel'in başına gelen olay sonucunda başlattı. Almanya'da yaşayan diğer tüm insanların içinde bulunduğu durumdan dolayı değil. | TED | لحسن الحظ، كتب ذلك في القانون الجنائي الألماني، لذا إن لم تحترم، أعتقد أن التحقيق واجب، وأخذ وقت طويل جدًا حتى بدأ المدعي العام في ألمانيا هذا، وبدأها فقط في حالة أنجيلا ميركل، وليس في حالة جميع من يعيش في ألمانيا. |
Bir moleküldeki bir elektron sadece A'da ya da sadece B'de değil, A+B'dedir. | TED | فالإلكترون في الجزئ ليس فقط في الذرة (أ) أو الذرة (ب)، بل في (أ) و(ب). |
2009'da sadece dört yarış kazandı. | Open Subtitles | هاهو يفوز بأربعة فقط في 2009 |
Bunu o zamanlar Japonya'da sadece iki askeri üs yapıyordu. | Open Subtitles | وحدتان عسكريتان فقط فى اليابان .... قامتا بهذا النوع من الجراحات خلال هذا الوقت |
Valencia'da sadece birleştirme amaçlı bulundurulduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | "وتم تجميعها فقط فى "فالنسيا |
Bunun sonucunda da vampirler sadece geceleri dolaşabilirken kurtadamlar da sadece dolunayda dönüşebiliyorlarmış. | Open Subtitles | "و كنتيجة لذلك؛ لا يمكن لـ(مصاصين الدماء)، التجوال سوى ليلاً." "و (المذؤوبين) لا يمكنهم التحول إلا تحت القمر في بدر التمام و حسب." |