"daha fazla mutlu" - Traduction Turc en Arabe

    • أكثر سعادة
        
    Onu bundan daha fazla mutlu edecek tek şey çifte düğün olur. Open Subtitles يا إلهي، الشيء الوحيد اللذي قد يجعلها أكثر سعادة هو زواج مشترك.
    Ve sonra kalbimizi de açabiliriz, fırsatlar için, başkalarına yardım etmek için, diğerlerini mutlu etmek için, çünkü hepimizin mutlu olduğu zamandan başka hiçbir şey bizi daha fazla mutlu edemez. TED ومن ثم يمكن أن نفتح قلوبنا، قلوبنا لهذه الفرص، لهذه الفرص التي تمكننا من مساعدة الآخرين، لنجعل الآخرين سعداء، لأنه لاشيء يمكنه أن يجعلنا أكثر سعادة من أن نكون جميعا سعداء.
    İddia ediyorum ki alıcınız çok daha fazla mutlu olacak eğer gemiyi teslim edebilirsek ve onu kullanabilirde. Open Subtitles و لكنني أراهن أن زبونك سيكون أكثر سعادة إذا سلَّمناه سفينة يمكنه حقاً استخدامها
    Hiçbir şey onu altın çocuğundan gelen bir torundan daha fazla mutlu edemez. Open Subtitles بربك ، لا شيء سيجعلها أكثر سعادة من حفيد من الفتى الذهبي
    "Beni onunla öğle yemeğinden başka hiçbirşey daha fazla mutlu edemez" Open Subtitles لا شىء يجعلني أكثر سعادة الا في تناول الغذاء معها
    Ve size şunu söyleyebilirim ki şahsen tanıdığım bu yeni vatandaşlardan bazıları daha fazla mutlu olamazlardı ya da gururlu. Open Subtitles واستطيع ان اقول لكم من لقاء شخصي بعض من هؤلاء المواطنين الجديدة، أنها لا يمكن أن يكون أكثر سعادة أو أكثر فخرا.
    Seni ne her şeyden daha fazla mutlu eder? Open Subtitles ما الذي يجعلك أكثر سعادة من أيّ شيء آخر ؟
    Bak dostum, hayatımda bundan daha fazla mutlu olduğum bir dönem yok ve bununla nasıl başa çıkacağımı bilmediğimden bir baş belasına döndüm. Open Subtitles إسمع يا صاح ، لم أكن أكثر سعادة من ذي قبل في حياتي، و أنا لا أعرف كيف أتعامل مع هذه الأمور، لهذا غدوت ألما للرؤوس.
    Bir keresinde bir psikologun şöyle bir söylemi olmuştu: mutluluk arayışının yüzde 80'i gerçekten sadece genlerle ilgili, ve daha fazla mutlu daha uzun olmak kadar zordur. TED وكانت هناك مرة أدلى فيها عالم نفسي بتصريح قال فيه إن 80 بالمئة من السعي لتحقيق السعادة هو فعلياً فقط من الجينات، وإنه لمن الصعب أن تصبح أكثر سعادة كصعوبة أن تصبح أطول قامة.
    Beni, olabileceğimi düşündüğümden daha fazla mutlu ettiği için. Open Subtitles لجعلي أكثر سعادة... مما كنت أعتقد أنني سأكون
    Beni daha fazla mutlu edecek bir şey düşünemiyorum. Open Subtitles لا أستطيع التفكير بما يجعلني أكثر سعادة
    Bunu çok uzun zamandır iple çekiyordum çünkü beni, günün her anını Byron'la geçirmekten daha fazla mutlu edecek bir şey olamaz. Open Subtitles لقد كنت أتطلع لهذا منذ فترة طويلة ... لأن لا شيء يجعلني أكثر سعادة من وجودي مع بايرون في كل دقيقة من كل يوم
    daha fazla mutlu olamazdım. Open Subtitles لايمكنني أن أكون أكثر سعادة
    daha fazla mutlu olamazdım. Open Subtitles لا يمكن أن أكون أكثر سعادة.
    Eminim ki sen daha fazla mutlu etmişsindir. Open Subtitles واثقة أنّك جعلته أكثر سعادة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus