Böylesinin daha heyecanlı olduğunu biliyorum ama vücudun en önemli salgı bezlerinden birini kızartmadan emin olsak daha iyi olmaz mı? | Open Subtitles | أعلم بأن الأمر يبدو أكثر إثارة بطريقتك لكن أليس علينا التأكد بأنك محق قبل تدمير واحدة من أهم الغدد في جسمه؟ |
Sizin karşı saldırınız isyanı 10 kat daha heyecanlı kıldı. | Open Subtitles | في الواقع هجومك المضاد جعل الشغب أكثر إثارة بعشرة أضعاف. |
Demek istediğim, eğer öleceksem bunun arenada olmasını isterim, daha heyecanlı. | Open Subtitles | أقصد .. إذا كان لا مفر من الموت فأننى أريدُ أنْ أموتُ وسطَ حلبةَ مصارعةِ الثيران، فهذا أكثر إثارة |
Yani bence biraz daha heyecanlı olmanız gerekmiyor mu? | Open Subtitles | . أنا ؟ أعتقد بأنكم أيها الرجال يجب أن تكونوا أكثر حماساً |
Gerçek dünya, karikatür dünyasından kesinlikle daha heyecanlı. | Open Subtitles | إنّ العالم الحقيقي أكثر إثارةً مِنْ العالمِ الهزليِ |
Ve bir şarkıyı seyircinin karşısında ilk kez çalmaktan daha heyecanlı olan çok az şey vardır, özellikle de şarkının sadece yarısı tamamlanmışsa. | TED | وهناك بعض الاشياء اكثر اثارة من مجرد اداء اغنية لاول مرة امام جمهور, خصوصا عندم تكون نصف مكتملة. |
Eve servis yapan dükkanlar her ne kadar hoş olsa da aşırı zeki insanlar için daha heyecanlı hedefler vardır. | Open Subtitles | مع أنّه يمكنك الذهاب إلى أماكن جميلة لكن هناك وجهات أكثر إثارة للناس الأذكياء. |
Annemin de kanıtladığı üzere ilişkiler, evlilikten çok daha heyecanlı. | Open Subtitles | مسائل أكثر إثارة بكثير من الزيجات كما يُمكن لأمي أن تشهد |
Ya da sen boynunu kırarak işleri daha heyecanlı hale getirebilirsin. | Open Subtitles | أو بإمكانك جعل الأمور أكثر إثارة قليلاً بكسر عنقك |
Daha ünlü insanlarla, daha heyecanlı vakit geçirdiğini düşünecek. | Open Subtitles | ستظن أنك تمضى وقتا أكثر إثارة مع أشخاص أكثر شهرة |
Gece için daha heyecanlı şeyler istiyorlar. | Open Subtitles | يُريدون منى أن أجعل النسخة . الليلية أكثر إثارة |
Gece için daha heyecanlı şeyler istiyorlar. | Open Subtitles | يُريدون منى أن أجعل النسخة . الليلية أكثر إثارة |
Uzaylılar gelseydi, daha heyecanlı bir yer bulurlardı. | Open Subtitles | إذا جاءت مخلوقات فضائية للأرض ألا تعتقد أنهم سيجدون مكاناً أكثر إثارة من سمولفيل |
Bu Bobby MacFerrin'in merdivenlerden düştüğü andan daha heyecanlı. | Open Subtitles | هذا أكثر إثارة من مشاهدة بوبي مكفيرن يسقط من الدرج |
Yani bence biraz daha heyecanlı olmanız gerekmiyor mu? | Open Subtitles | أعتقد بأنكم أيها الرجال يجب أن تكونوا أكثر حماساً |
Bunu daha heyecanlı yapan şey burada sadece firavun farelerinin yaşaması değil. | Open Subtitles | ما يجعل هذا أكثر حماساً هو عدم عيش النمس هنا فقط |
Bunun daha heyecanlı olacağını düşündüm. | Open Subtitles | أعتقدت بأن ذلكَ سيكون أكثر حماساً |
Diğeri daha heyecanlı, çünkü daha çekişmeli. | Open Subtitles | المباراة الأخرى أكثر إثارةً لأنها أكثر تنافسية. |
İşleri daha heyecanlı hâle getirmek istiyorum on dakikadan fazla hatırlayacağı bir şeyler. | Open Subtitles | أريد أن أجعل الأمور أكثر إثارةً شئٌ ستتذكره لأكثر من عشر دقائق حسناً بالمرح والإثارة |
Her günün daha heyecanlı ve sürpriz dolu geçmesini sağlayan çabaya | Open Subtitles | قوة تجعل كل يوم اكثر اثارة و دهشة من سابقه |
Haklıymışsın. Bu cenaze maçtan çok daha heyecanlı. | Open Subtitles | عجباً، أنتِ محقة، هذه الجنازة أكثر تشويقاً من هذه المباراة. |
Biraz daha heyecanlı olursun sanmıştım. | Open Subtitles | أوه، أنا أعتقد أنك سوف يكون قليلا أكثر حماسا من ذلك. |
Bu kadar zahmetin ardından daha heyecanlı olursun sanmıştım. | Open Subtitles | تعرف شيئًا، بعد كل تلك المشاحنة، خلتك ستكون أكثر حماسًا. |