Bunun için daha iyi bir yol olmalı diye düşündük | TED | لذلك قلنا، يجب أن يكون هناك طريقة أفضل للقيام بذلك. |
Ve birinin dikkatini çekmek için daha iyi bir yol yoktur. | Open Subtitles | وليس هناك أيضا طريقة أفضل لشخص ما جديد أن يصبح ملاحظا |
Eylemlerimize devam ederken Romalılar'dan saklanmamızı sağlayacak daha iyi bir yol var. | Open Subtitles | هناك طريقة أفضل وبهذا الحل سوف تكون تحركاتنا خفيّة عن أنظار الرومان |
Onlara daha iyi bir yol gösterebilirsin. | Open Subtitles | بوسعك أن تريهم طريقاً أفضل من هذا. |
Yani, ne daha iyi bir yol iblis saldırıları önlemek için? | Open Subtitles | أعني ما هي أفضل طريقة لحمايته من هجوم المشعوذين ؟ |
Ve vasiyetini yerine getirmek için onun başlattığı şeylere... devam etmekten daha iyi bir yol bilmiyorum. | Open Subtitles | ولا أستطيع أن أفكّر بطريقة أفضل لتخليد إرثه سوى متابعة السير على المبادىء التي أسّسها |
Amaç onun güvenini kazanmaktı. Senin için bunu güvensizlik içinde yapmak daha iyi bir yol mu? | Open Subtitles | أية وسيلة أفضل لفعل ذلك من تأجيج ارتيابها بك؟ |
Bunu öğrendiğimde, daha iyi bir yol olması gerektiğini biliyordum. | TED | ومن أجل ذلك، عرفت أنه يجب أن يكون هناك طريقة أفضل. |
XL: Evet, doğru söylüyorsun. Yani öyle görünüyor ki, beyni ışık hızında etkileyebilmek için cidden daha iyi bir yol bulmamız gerekiyor. | TED | شو: آه. إن ذلك صحيح. إذاً يبدو أن.. حقاً إننا بحاجة أن نجد طريقة أفضل لنؤثر على الدماغ بنفس سرعة الضوء. |
Ve ben, bunu yapmak için, bizi kuşatan evreni incelemekten daha iyi bir yol düşünemiyorum. | TED | لا أستطيع التفكير في طريقة أفضل للقيام بذلك إلاّ من خلال دراسة الكون من حولنا. |
Ve biz de düşündük ki, alternatif bir pişirme yakıtı için belki daha iyi bir yol bulabiliriz. | TED | ولذلك اعتقدنا بأنه من الممكن أن تكون هناك طريقة أفضل للحصول على وقود بديل. |
Dolayısıyla yaşları 6-15 arasında değişen öğrencilerim ve ben daha iyi bir yol bulmanın hayalini kuruyoruz. | TED | لذلك برفقة تلامذتي الذين تتراوح أعمارهم بين 6 و 15 سنة، كنا نحلم باختراع طريقة أفضل. |
Fakat çevreyi ölçmek için mezura ya da bir parça ip gerekir; tabi eğer daha iyi bir yol olmasaydı. | TED | لكن للحصول على محيط، فأنت بحاجة لشريط قياس أو قطعة من خيط، إلا إذا كان هناك طريقة أفضل. |
Eğer hazırsanız, arkadaşlarım, inanın daha iyi bir yol var. | TED | حسنًا، إذا كنتم كذلك، أصدقائي أقول لكم بأن هناك طريقة أفضل. |
Çünkü hayat kurtarıyor. Peki bunu sağlayacak daha iyi bir yol var mı? | TED | لأنها تنقذ الأرواح. إذاً, هل هناك طريقة أفضل لتحقيق هذا الهدف؟ |
Kalbinde bir gülücük olduğunda Başlamak için daha iyi bir yol olamaz | Open Subtitles | "حينما تكون هناك ابتسامة في قلبك فما من طريقة أفضل تبدأ بها" |
Goa'uld'ları yıkmak için daha iyi bir yol olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | تعتقد أن هناك طريقة أفضل لإسقاط الجواؤلد؟ |
daha iyi bir yol izlemek. | Open Subtitles | ليتبعوا طريقاً أفضل |
İzlerini gizleyip, yangınla ortadan kaybolmaktan daha iyi bir yol olabilir mi? | Open Subtitles | ما هي أفضل طريقة لتغطية تحرّكاته من الإختفاء تحت ألسنة النار. |
Düşmanlarını ortaya çıkarmak için daha iyi bir yol düşünebiliyor musun? | Open Subtitles | هل بأمكانك التفكير بطريقة أفضل كي يلفتوا أنتباه أعدائهم ؟ |
Eğer hepiniz buraya beni tanımaya geldiyseniz beni tek gerçek aşkımla beraber görmekten daha iyi bir yol yoktur. | Open Subtitles | ،لو أتيتم إلى هنا لكي تتعرفوا علي الليلة ليس هنالكَ وسيلة أفضل |
Ben de böyle yaptığını çünkü daha iyi bir yol bildiğini düşünüyordum. | Open Subtitles | افكر في نفسي انه يفعل هذا بسبب الاعتقاد ان هناك طريقة افضل |
Başkasına tetiği çektirmekten daha iyi bir yol olabilir mi? | Open Subtitles | ما الطريقة الأفضل من جعل شخص آخر يضغط على الزناد؟ |
Buradan gitme Şu adamlar aşağıda olmalılar daha iyi bir yol var Gel! | Open Subtitles | لا تنزل من هذا الطريق، أولئك الرجال بالأسفل ثمة طريق أفضل |
daha iyi bir yol biliyormusun? | Open Subtitles | هل لديك طريقة أخرى تجبرهم على الإصغاء إلينا؟ |
Yani eğer devleti Jack'in doğru söylediğine ikna etmek için daha iyi bir yol biliyorsan bana bunu şimdi söyle. | Open Subtitles | لذا إن كنت تستطيع التفكير بطريقة افضل لإقناع الحكومة ان جاك يقول الحقيقة اخبرني الآن |