Saklamaya değer bir şey sakladığını anlatıyor.Türk hapishanesi mi? | Open Subtitles | تخبرني أنك تخفين شيئاً يستحق إخفاءه هل هو السجن التركي؟ |
Beyzbolu çok severdi, üzerinde çalıştığı formül top sahasının bilet değişikliğini önceden haber veriyordu. Yani, kesinlikle öldürülmeye değer bir şey değildi. | Open Subtitles | للتنبؤ بتغير اسعار التذاكر بملاعب كرة القاعدة، لم يكن شيئاً يستحق القتل من أجله |
Burada oturan biri, gölde avlamaya değer bir şey olduğunu fısıldadı. | Open Subtitles | حسناً ، وردتني معلومات من شخص محلّي عن وجود شيء يستحق القتل في البحيرة |
Yazmaya değer bir şey bulduğumda haber vereceğim. | Open Subtitles | عندما يكون لدي شيء يستحق الكتابة عنه، أنا سوف تتيح لك معرفة. |
Bu ülke inanca sırtını dönmeye devam ettikçe, kurtarılmaya değer bir şey kalmayacak. | Open Subtitles | إذا استمرت هذه البلاد بإعراضها عن الدين فلن يكون هناك ما يستحق الانقاذ |
Uğrunda savaşmaya değer bir şey bulunca her şeyimi ortaya koydum. Asla pes etmedim. | Open Subtitles | عندما وجدتُ شيئاً يستحقّ القتال لأجله قاتلتُ بكلّ ما لديّ، و لمْ أستسلم قطّ |
Artık görülmeye değer bir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيئ يستحق الرؤية ليس بعد الآن |
Russo'larla ilgili kayda değer bir şey söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | أيمكنك إخبار.. أي شيء بارز بشأن العائلة؟ |
Önemsiz bir ayrıntının aslında çok önemli olabileceğini biliyordum, ama kayda değer bir şey hatırlamıyorum. | Open Subtitles | أفهم بأن كل تفصيل مهم لكني لا أتذكر أي شيء هام ، آسف |
Bilmiyorum. Görmeye değer bir şey varsa gideriz. | Open Subtitles | نعم، هذا جيد، لكن لا أعرف ما إذا كان هناك شئ يستحق المشاهدة |
İçeride korunmaya değer bir şey olduğunu biliyorlardı. | Open Subtitles | ماكانوا يعلمونه أن هنالك شيئاً يستحق الحماية |
- Kayda değer bir şey söylemiyorsun da ondan. | Open Subtitles | لأنك لا تقولين شيئاً يستحق السمع |
Ama çalmaya değer bir şey bulmalısın. | Open Subtitles | لكن لابدّ أن تجد شيئاً يستحق السرقة. |
Dinliyor musun beni? Hayır. Dinlemeye değer bir şey söylemiyorsun. | Open Subtitles | كلاّ، أنت لا تقول أيّ شيء يستحق الإصغاء إليه. |
Ki bu ceza çekmeye değer bir şey yapmadığı için hiç mantıklı gelmiyor. | Open Subtitles | الامر الذي ليس منطقياً لانه من الواضح أنه لم يفعل شيء يستحق العقاب عليه |
Takip etmeye değer bir şey varmı diye bakacağım. | Open Subtitles | سوف أرى إذا كان هناك أي شيء يستحق المتابعة |
Asıl fikrimi söylemek istiyorum, eğer Hindistan ile alakalı kayda değer bir şey kutlaycaksak, bu, askeri ve ekonomik güç olmamalı. | TED | وما أريد أن أوضحه كنقطة هو أنه إذا كان هناك ما يستحق الإحتفاء به في الهند، فهو ليس القوى العسكرية ولا الاقتصادية. |
Ona bu dünyada gülümsemeye değer bir şey olmadığını söyledim. | Open Subtitles | لقد قلت له، ليس هناك في هذا العالم ما يستحق الابتسام |
Ben de kalan vaktimle hatırlanmaya değer bir şey yapmış olacağım. | Open Subtitles | وأنا سأنجز شيئاً يستحقّ الذكر بما تبقّى مِنْ عمري |
Ondan önce burada içmeye değer bir şey yoktu. | Open Subtitles | قبل هذا، لم يوجد شيئ يستحق أن يشرب |
Russo'larla ilgili kayda değer bir şey söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | أي شيء بارز بشأن العائلة؟ بارز؟ |
Otopsi yaparken Jim Rogers'ın beyin tomografisinde kayda değer bir şey çıktı. | Open Subtitles | أثناء التشريح لاحظت شيء هام في (الأشعة الخاصة بــ(روجرز |
Sadece bu çok kötü bir sır ve duyulmaya değer bir şey olurdu. | Open Subtitles | فقط سيكون سراً فظيعاً و شئ يستحق السماع |