Bu manevi değeri olan bir obje ve tüm müminlere ait. | Open Subtitles | إنه غرض ذو قيمة باهظة و يخص أولئك الذين يؤمنون به |
Böylece raflarda duruyor bizim için eskimiş, ama bir başkası için anında değeri olan bir şey. | TED | لذا فهو هناك علي رفوفنا متقادم بالنسبة لنا ، ولكن ذو قيمة كامنة فورية لشخص آخر. |
Bakın, ben sadece ailesinin gözden kaçırdığı, manevi değeri olan bir şey arıyorum. | Open Subtitles | ،انظرِ... أنا أبحث عن شيء ذو قيمة عاطفية عائلته استولت على كل أغراضه |
Belki değeri olan bir şey ya da muzip bir şaka. | Open Subtitles | ربما تكون خدعة ذكية أو شيء ذو قيمة. |
Bay Billmyer eşine değeri olan bir şey verdi. | Open Subtitles | لقد اعطاها شئ ذو قيمة كبيرة |