Bu alanların çoğu sosyal değişim için kullanılabilir. | TED | كان بالإمكان استخدام العديد من هذه الأماكن من أجل التغيير الاجتماعي. |
Benzer şekilde, kaynaklarımızı sosyal değişim için faydalı hâle getirmeliyiz. | TED | بالمثل، علينا استخدام مصادرنا من أجل التغيير الاجتماعي. |
değişim için kışkırtan popüler hareketler önceden belirlenebilir ve fikirleri, kritik bir kitleyi elde etmeden önce liderleri ortadan kaldırılabilir. | TED | الحركات الشعبية الثائرة للتغيير يمكن أن تكشف مبكرا، ويتم القضاء على قادتها قبل أن تحقق أفكارها المطلوبة. |
Şunu söylemenin abartı olduğunu düşünmüyorum: Amerikadaki ahlaki değişim için büyük katalizör durum komedisi haline geldi. | TED | لا أعتقد أنه من التهويل أن أقول أن الحافز الأكبر في أمريكا للتغيير الأخلاقي كان كوميديا الموقف. |
Benim kusurlarıma odaklanacağına kendi yaptıklarına odaklan, değişim için. | Open Subtitles | ركزي على تصرفاتك ,بدلاً من الإشارة إلى تصرفاتي على سبيل التغيير |
Şunu öğrendim ki: Mimari, değişim için dönüştürücü bir lokomotif olabilir. | TED | تعلمت أن المهندسين المعمارين يمكن أن يكونوا محركات محولة للتغير. |
Güzel bir şeyi aklına takmak değişim için çok hoş oluyor. | Open Subtitles | أمر جيد أن تشعر برغبتك على السيطرة على شيء جميل ، لأجل التغيير |
Ne yazık ki, değişim için en elverişli zaman çok rahatsızlık verici. | Open Subtitles | للأسف, التوقيت الأكثر تقديراً للتبديل هو أيضاً الأكثر تشويشاً. |
Çoğu inanç temelli organizasyonumuz sosyal değişim için kullanılabilecek müthiş miktarda servetlere sahipler. | TED | لدى العديد من مؤسـساتنا الدينية كميات هائلة من الثروة التي يمكنُ استخدامها من أجل التغيير الاجتماعي. |
Burada, binlerce insanın, değişim için nasıl ayağa kalktıklarını ve eylem yaptıklarını görebilirsiniz. | TED | هنا بإمكانكم مشاهدة كيف أن مئات الآلاف من الناس وقفوا وتظاهروا من أجل التغيير. |
Bu, 1989'un sonbaharı, ve değişim için ayaklanarak eylem yapan insanların ceplerinde birer mobil telefon olduğunu hayal edin. | TED | فهذا فصل الخريف سنة 1989، وتخيلوا جميع هؤلاء الناس واقفين ليتظاهروا من أجل التغيير وكان لديهم هواتف نقالة في جيوبهم. |
Artık birçok ülke Ulusal Eylem planları oluşturarak bu yönde değişim için çalışıyor. | TED | طورت العديد من الدول خطط عمل وطنية من أجل التغيير. |
Bu dünyadaki reformculara yardımcı olmuş oluruz. değişim için can atan reformculara. | TED | سنساعد الإصلاحيين في هذه المجتمعات الذين يناضلون من أجل التغيير. |
Birleşik Devletlerde, sanırım bu seçim kampanyasında görüyorsunuz: değişim için bir can atış var. | TED | هنا في الولايات المتحدة، أعتقد أنك تراه في حملة الانتخابات هذه فهي رغبة للتغيير. |
Sağlık uzmanları olarak görevimiz yalnızca hastaları iyileştirmek değil, alarma geçirmek ve de değişim için mücadele etmek olmalı. | TED | لا يكمن دورنا كمختصون في الصحة في معالجة مرضانا فقط وإنما لقرع جرس الخطر والدعوة للتغيير. |
Sekiz: Her şirket değişim için istekli olmalı. | TED | الدرس الثامن: كل شركة يجب أن تكون متحمسة للتغيير. |
Gezegen uyum değişim için doğrudur. | Open Subtitles | محاذاة الكواكب هي الخطوة الصحيحة للتغيير |
Yani, evet, bence bazen ağır bir tutum kesinlikle değişim için en etkili yoldur, ancak diğer zamanlar daha çarpıcı bir şekilde, gereken büyük patlama tarzı bir şeydir. | Open Subtitles | أعني ،أجل أحيانا الإقتراب البطيئ هو أفضل طريقة للتغيير ولكن في حالات أخرى درامية أكثر فإن التغيير السريع هو الضروري |
- Evet, ben de işimi geri almaya... {\1c00FFFF}Muhtemelen, bu ihtiyar değişim için başarılı bir şirket... {\1c00FFFF}...çalıştırmaya başladı diye birazcık huzursuzsun, hepsi bu... {\1c00FFFF} | Open Subtitles | -سوف استعيد مهنتي ربما أنت قلق قليلاً لأن أبيك على وشك ان يدير شركة ناجحة على سبيل التغيير |
Bir değişim için çok sessiz. | Open Subtitles | فقد كان الهدوء يسودها علي سبيل التغيير |
Mevcut durumu korumak için gereken enerji ve değişim için gereken enerji. | Open Subtitles | واحد : قوة وضعها محصورة . ثانية : قوة وضعها للتغير |
Jax değişim için bastırıyor. | Open Subtitles | يضغط " جاكس " لأجل التغيير |
Ne yazık ki, değişim için en elverişli zaman çok rahatsızlık verici. | Open Subtitles | للأسف, التوقيت الأكثر تقديراً للتبديل هو أيضاً الأكثر تشويشاً. |