| Karnını ovalama için geliyor, çünkü bunun bana şans getireceğini düşünüyor. Parikrma'ya başladığım zaman dünyayı değiştirmek için büyük bir kibir besliyordum. | TED | يأتي لكي يفرك بطنه لأنه يؤمن بأنه سيمنحني الحظ عندما بدأت باريكرما لقد بدأت مع قدر كبير من الغطرسة ، لتغيير العالم |
| Bu farklı. Büyü hayatın doğal akışını değiştirmek için kullanılamaz. | Open Subtitles | هذا مختلف ,السحر لا يمكن استخدامه لتغيير النظام الطبيعي للأشياء. |
| Buraya önceliklerimi değiştirmek için geldim ama ilk fırsatta vazgeçiyorum. | Open Subtitles | جئت هنا مقسما لتغيير أولوياتي وفي الفرصة الأولى أترك ذلك |
| Ama gitmeleri için fikirlerini değiştirmek için çok geç değil. | Open Subtitles | لكن الوقت لم يتأخر جداً لتغير رأيك حول مغادرة المكان |
| Bu duygusal hayal kırıklığı ifadesini değiştirmek için ne gerekirse. | Open Subtitles | سأفعل أي شيء لتغيير هذا التعبير المليء بخيبة الأمل العاطفية. |
| Görüşme yerini değiştirmek için iyi bir bahanen vardır umarım. | Open Subtitles | يستحسن أن يكون لديك . سبب مقنع لتغيير مكان اللقاء |
| Onu geri ara. Fikrini değiştirmek için çok geç değil. | Open Subtitles | اتصل بها مرة اخرى , لم يتأخر الوقت لتغيير رأيك |
| Senin yerinde olsaydım hemen dünyayı değiştirmek için aceleci olmazdım. | Open Subtitles | ولو كنت مكانك لم أكن لأستعجل لتغيير العالم تماما بعد |
| Pek çok kez olanları değiştirmek için bir şey yapma şansımız olmadı. | Open Subtitles | كثيراً ما عجزنا عن فعل أي شيء لتغيير ما كان يجري حولنا |
| Yaşananları değiştirmek için her şeyi yapardım, biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنتِ تعلمين أنّي سأفدي بأيّ شيءٍ لتغيير ما حدث، صحيح؟ |
| Kimsenin bunu değiştirmek için yapabileceği bir şey yok Juliette. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكن لأي شخص القيام لتغيير ذلك، جولييت. |
| Ne olduklarını bilmiyorum ama beni ve diğerlerini gezegeni değiştirmek için kullandılar. | Open Subtitles | لا أعلم من هم ولكنهم يستغلونني وأخرون مثلي في محاولة لتغيير العالم |
| Bu olayları değiştirmek için bir şeyler yapmazsak gelecek, değişmez olacak. | Open Subtitles | ما لم نفعل شيئاً لتغيير مسار الأحداث هذا، سيغدو المستقبل حتمياً |
| Demek ki programı değiştirmek için bir yol bulman gerek. | Open Subtitles | مما يعني أنك بحاجة إلى إيجاد وسيلة لتغيير الجدول الزمني. |
| Çünkü okullar, çocukların aktif vatandaş olmaları ve dünyayı değiştirmek için gerekli olan becerileri öğrenmeleri için önemli yerlerdir. | TED | لأن المدارس أماكن مهمة للأطفال لكي يصبحوا مواطنين نشطين وتعلم المهارات والآليات التي يحتاجونها لتغيير العالم. |
| Hayat dünyayı değiştirmek için çok zor. | TED | أستطيع فقط أن أقول، إن الحياة صعبة جداً لتغيير العالم. |
| Bir gün gelecek ellerini etraflarındaki dünyayı değiştirmek için kullanacaklar. | Open Subtitles | وتصنع الأدوات في يوم ما لتغير بها العالم من حولها |
| Solunuzda, dünyayı değiştirmek için iç çamaşırı değiştirmek gerekmediğini kanıtlayan ahmağı görebilirsiniz. | Open Subtitles | وعلى يسارك الخلوة الرّائعة التي تُبين لنّا أنّك لست مضطر لتغير الملابس الداخلية لتغيّر العالم. |
| Rotayı değiştirmek için, Icarus'u manuel olarak kontrol etmem gerekiyordu. | Open Subtitles | من أجل تغيير المسار كان علي التعديل في أكريوس يدويا |
| Geleceğimizi değiştirmek için. | Open Subtitles | لنُغيّر مُستقبلنا |
| Haydi, üzerinizi değiştirmek için 5 dakikanız var. | Open Subtitles | البروفات في العاشرة هيا ، لديكِ 5 دقائق لتغيري |
| Fikrini değiştirmek için hiç bir şey yapamaz mıyım? | Open Subtitles | هل أنت متأكد من أنه ليس بوسعي فعل شيء لتبديل رأيك ؟ |
| Çünkü binlerce yıldır böyle ve değiştirmek için bir sebep görmüyorum. | Open Subtitles | لان ذلك متعارف عليه منذ الاف السنين و لا يوجد سبب لتغييره |
| Bak Ridley burda işler böyle yürüyor ... ve değiştirmek için bir şey yapamazsın... | Open Subtitles | انظر يا ريدلي الأمور تسير كما هى عليه لا يمكنك فعل شيء لتغييرها |
| Eğer fikirlerini değiştirmek için söyleyecek bir şeyin yoksa benim var. | Open Subtitles | حسناً , اذا كنت لن تقولي شيئاً ليغيّر رأيهم عندها سأقول |
| Peki tişörtüme domates çorbası dökülürse ve değiştirmek için eve geldiğimde batıracak su bulamazsam ne olur? | Open Subtitles | ماذا لو سكبت عصير طمام على قميصي وتوجّب علي الحضور للبيت لأغيّر اللبس لأجد أنه لايوجد ماء لأنزيم منقع ؟ |
| Hayır, çıkmadı. Sonunu değiştirmek için hala vaktimiz var. | Open Subtitles | لا، لم يفت لازال لدينا وقت لتعديل النهاية |
| Zaman içinde geriye gönderilen karmaşık bir seks robotuyum... şanslı bir kadın uğruna geleceği değiştirmek için. | Open Subtitles | أنسان الى هدفه الجنس ارسل عبر الزمن ليغير مصير فتاة واحدة سعيدة |
| Biz hatırlamak zorunda ilk şey biz bir şey değiştirmek için burada değil olmasıdır. | Open Subtitles | الشيء الأول الذي يجب أن نتذكّره أننا لسنا هنا لنغيّر أي شيء |
| Kapağı değiştirmek için çok geç ama her sayıya bir bant koyup üzerine büyük harflerle "Fleming Bulundu" yazacağız. | Open Subtitles | ولقد فات الوقت لنُغير صفحة الغلاف, ولكننا سنقوم... , بوضع شريط حول كل نسخة مكتوب فيها بالخط العريض "العثور على فليمنج" |