Hayır, hayır. Kana susaması düşmanlarının dedikodularını arttırmıştı sadece. Ayrıca adı Dracula idi. | Open Subtitles | لا، إنها إشاعات دامية منأعدائه،وأيضاًاسمه.. |
1979 yılında İran'daki rehine krizi sırasında İran Savama'sının delice bir fikrinin dedikodularını duymaya başladık. | Open Subtitles | خلال أزمة الرهائن في إيران عام 1979 بدئنا في سماع إشاعات عن فكرة مجنونة، تبدء في المخابرات الإيرانية السافانا |
"Boşanma dedikodularını yatıştırmak için, Amerika'ya Martha'yla birlikte dönmeniz gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لتبديد شائعات الطلاق مارثا و أنت عليكما العودة الى الولايات معا |
Burada yemek yemekten, internette ünlülerin dedikodularını okumaktan... | Open Subtitles | لا يوجد الكثير نفعله هنا سوى أن نأكل ، و نقرأ شائعات المشاهبر على الانترنت |
Biliyorum, maddi sıkıntılarım olduğu dedikodularını duymuşsunuzdur. | Open Subtitles | أعلم أنكم سمعتم إشاعة أني أواجه مشاكل مالية |
İt dedikodularını bizden daha iyi bilen biri var. | Open Subtitles | يوجد شخص بالخارج يعرف عن إشاعة المستذئبين أفضل منا |
Marcel'le eskilerden bir geçmişimiz olduğu dedikodularını duymuşsunuzdur. | Open Subtitles | (لعلّك سمعت إشاعات بأنّي و(مارسِل كانت بيننا أُلفة فيما خلى |
Baird'in eski dedikodularını diriltmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | كانت تحاول إحياء إشاعات قديمة حول (بايرد) |
Roanoke kâbusumun ünlü ismi Lee Harris ile beraber ilk sezonun ardından gelecek yeni bir sezon dedikodularını konuşmaktan memnuniyet duyuyoruz. | Open Subtitles | (نتشرف بالجلوس مع (لي هاريس من "كابوس روانوك" الشهير لنتحدث عن إشاعات الموسم الثاني |
Desene bütün gece Hollywood dedikodularını dinleyeceğiz. | Open Subtitles | سنضطر لسماع آخر إشاعات (هوليود) |
Karısının zehirlendiğini ve bunu benim yaptığım dedikodularını yayıyor. | Open Subtitles | إنه ينشر شائعات بأن زوجته سُمِمت وأني من فعل ذلك. |
Bütün solucan deliği dedikodularını araştırdım ama hepsi dedikodudan ibaretti. | Open Subtitles | لقد حققت في الكثير من الشائعات عن الثقوب الدودية لكنها جميعاً كانت شائعات |
Ayrıca Kızıl Ordu'nun 24 saat içinde Polonya'ya doğru harekete geçeceği dedikodularını duydum. | Open Subtitles | وأيضًا سمعت شائعات أن الجيش الروسي قد يتحرك... إلى (بولاند) في الأربعة وعشرين ساعة القادمة |
Bu taşıyıcı anne davasındaki doktorun içki sorunu olduğunu sanıyorum, bu nedenle Eyalet Savcılığından uyuşturucu dedikodularını doğrulayacak birisi gerek. | Open Subtitles | أظنّ أنّ هذا الدّكتور الذي يعمل على قضية الرّحم البديل لديه مُشكلة بشرب الخمر، لكنّني أحتاج لشخصٍ في مكتب جيش الخلاص ليثبت إشاعة عن وثيقة الهويّة |
Uşaklardan Titus Pullo'nun zindanlarda olduğu dedikodularını duyuyorum. | Open Subtitles | سمعت إشاعة بين الخدم أن (تيتوس بوللو) في القبو |