Jim çektiğinde tek denizaltı, çünkü o diğer denizaltında çekiyor, kim yaptı hatırlamıyorum. | TED | وإذا كان من تصوير جيمس، ستشاهدون غواصة واحدة، لكونه يصور من الأخرى، ولا أذكر إن كنت صاحب هذا المشهد أم جيمس. |
Bir denizaltında olduğunu duydum ve bana ihtiyacın olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | لقد سمعت أنك في غواصة و اعتقدت أنك قد ترغب في مساعدتي |
Evi paylaşmak, bir denizaltında sonsuza dek kilitli kalmak gibidir. | Open Subtitles | حقا، مشاركة منزل هو مثل أن تكوني محاصرة في غواصة إلى الأبد |
Ve Sylvia Earle ve ben... ...bu denizaltında keşif gezisindeyken... ...20 yıl önce Japonyada. | TED | وكنا، سيلفيا إيرل و أنا في رحلة إستكشافية على متن تلك الغواصة منذ عشرين عاماً في اليابان. |
denizaltında görev yapmış biri bunu bilir. | Open Subtitles | كل الذين خدموا في الغواصة يعرفون ذلك ترافيس لم ينتحر ليستسلم |
Eğer gerçekten denizaltında yüzebilecek şekilde yapıldıysan, o zaman sürücü podların su altında da çalışmalı. | Open Subtitles | إن كانت المركبة تصلح لأن تكون غوّاصة... فينبغي أن تعمل حاويات الدفع تحت الماء أيضًا |
Bir defasında denizaltında rehin tutulduğumda kendime beyin ameliyatı yapmak zorunda bile kalmıştım. | Open Subtitles | مرة واحدة حتى كان لي لأداء جراحة الدماغ على نفسي أثناء احتجازه رهينة في غواصة. |
Bir denizaltında donarak ölen ve benim kopyam olan bir Nazi subayı gördüm. | Open Subtitles | ضابط نازى لدية وجهى تجمد حتى الموت داخل غواصة |
denizaltında aylar geçirmek insanı değiştirir. | Open Subtitles | . قضاء عدة أشهر على متن غواصة يتطلب عدة مؤهلات |
denizaltında bir Buz Savaşçısı ve Doğu Ekspresinde bir mumya olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | وأعلم بأننا قابلنا محارب ثلج على غواصة ومومياء على قطار الشرق |
Ya okyanusun dibindeki bir denizaltında ölürsen? Yüzme bilir. | Open Subtitles | وماذا إن مت في غواصة في عمق المحيط؟ |
denizaltında değiliz, seni moron. | Open Subtitles | انها ليست غواصة ، أيتها اللعينة |
Yani 100 kişi okyanusun dibindeki bir denizaltında mahsur kalmış durumda nükleer radyasyon tarafından yavaşça pişiriliyor. | Open Subtitles | -حوالي 100 رجل, سيدي إذاً فهناك 100 رجل محتجز في غواصة في قاع المحيط |
Bana bilim insanlarının o denizaltında ölümcül yılan taşıdıklarını söylemedin. | Open Subtitles | علماءك احضروا شحنة من الثعابين المميتة علي متن الغواصة |
denizaltında gördüğüm o adam benim kopyamdı. | Open Subtitles | الرجل الذي رأيت في الغواصة. أنا أقول لك. وقال انه وجهي. |
Alman devletine direnmek için gerekirse bu denizaltında ölürüz. | Open Subtitles | نحن سنموت من اجل ذلك لأجل مصادرة الغواصة لتحدي الرايخ |
denizaltında bakir olması uğursuzluktur Robinson. | Open Subtitles | نذير شؤم أن نجلب معنا غذري 'على الغواصة يا 'روبنسن. |
Bu denizaltında bu adamlarla tıka basa dolu altınla beraber olacağız Robinson. | Open Subtitles | إسمع يا 'روبنسن' نحن سنكون على هذه الغواصة مع هؤلاء الرجال و سوف تكون مليئة بالذهب، أليس كذلك؟ |
denizaltında kaçış kıyafetleri var ve sen kimseye söylemedin mi? | Open Subtitles | أتوجد سترات النجاة في الغواصة و لم تخبرنا؟ |
O bir denizaltında yaşıyor.. | Open Subtitles | هي تعيش في غوّاصة |